top of page
  • Instagram
  • LinkedIn
  • YouTube
  • 040b2b_ea491279772b40e59c1f037380cc484f~mv2_edited_edited

Arama Sonuçları

Boş arama ile 190 sonuç bulundu

  • Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar

    Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar 20 Mayıs 2025 Yazar: İrem Erdönmez Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. ‘Kritik dönem hipotezi’ olarak ortaya atılan, dil bilimcilerin ve çocuk gelişim uzmanlarının ortak uzmanlık alanlarının bir kesişimi olan önemli bir dönemdir. Çocukluğun 0-3.5 yaş aralığını kapsayan ve özellikle dil gelişimi için oldukça önemli olan dönemin adıdır. Bu hipoteze göre, insanlar çocukluğun ilk yıllarında yeterli seviyede dilsel girdiler aldıysa, belirli bir süre boyunca çevresiyle aktif iletişim kurup veya pasif bir şekilde iletişimin gerçekleştiği ortamları dinleyebildiyse bu birey yeterli bir dil ortamındadır ve ana dilini öğrenebilir anlamına gelmektedir (Öğrenmeyi etkileyen belirli durumlar yoksa örn. Engellilik). Bu dönem için vurgulanan en önemli nokta ise çocukluğun bu döneminde eğer ‘Eksik yaşantılar’ meydana gelirse bu boşlukların ileriki yaşlarda telafisinin imkansız veya belirli seviyeye kadar edinimin ancak gerçekleşebileceğidir. Bu dönemin dil edinimi açısından sorunsuz ilerlemesi ise çocuğun etrafındaki insanların birbirleriyle ve çocukla sözel olarak, anlamlı bir iletişim kurma çabası ile bağ kurulmaya çalışılmasıdır. Bu dönem sırasında çocuğun teknolojik araç ve gereç kullanımın insan insana olan iletişimden fazla ya da eşit olduğu durumlarda dil edinimi açısından eksik yaşantılar oluşmaya başlamaktadır. Şuan ki çağda teknoloji kullanımı yaşının erken yaşlara kadar inmesiyle birlikte kritik dönem olarak adlandırdığımız dönemle kesişmeler yaşanmaya ve bu kesişmeler yüzünden çocuklarda özellikle duyduğunu anlamada veya dil üretiminde eksiklikler ve aksaklıklar meydana gelmeye başlamıştır. İnsan iletişiminin bu dönemdeki önemi ve yaşanan eksikliklerin (Friedmann, 2015)’ın ilgili makalesinde de görüleceği gibi doğal iletişim kanallarının yerinin teknolojik aletler ile kapanamayacağı görülmüştür. En yaygın olarak görülen belirtilerden biri ise çocukların dil gelişiminin akranlarına göre dil üretimi açısından geride kalması, yaşıtlarına göre az kelime dağarcığına sahip olunması, kendini ifade edemediği için öfke nöbetleri ve de başarısız iletişimlerden kaynaklanan iletişim kurmama isteği olarak sıralanabilmektedir. En ünlü vaka çalışmalarından biri olan (Fuchs, 2002)’ın seminer raporunda kritik dönemde hiç iletişim kurulmamış bir çocuğun sonradan dili edinemediği gösterilmiştir. (N B Schiff, 1976)’ın makalesinde duyma engelli bir ailenin duyan çocuklarının radyo ve televizyon izleyerek dilin öğretilmeye çalışılması ve bunun sonucunda dilin edinilemediğine dair raporlar bulunmaktadır. Bu dönem de kullanılan teknolojik araçların çeşit, kullanım amacı ve sıklığına göre dil edinimini geriletmekten ziyade dil etkileşimini arttırdığı durumlar da öngörülmüştür. Dil edinimi için özellikle tasarlanan oyuncak türü teknolojik araçların iletişim esnasında iletişime görsel bir amaç da verebileceği ve de çocukların hayal güçlerini tetikleyip yaratıcı beyni çalıştırabileceği düşünülmektedir. Bu araç gereçlerin ise çeşit, kullanım amacı ve kullanım sıklıkları ise doğru şekilde ayarlanmalıdır. Genelde dil terapistlerinin kullandığı araç gereçlerle sınırlı olmakla birlikte evlerde yaygın kullanılan araç gereçler değillerdir. (İlter, 2015)’in makalesinde ‘Teknoloji, doğru ve etkili kullanıldığında genç dil öğrenenler için gerçek ve keyifli bir atmosfer yaratmanın yollarından biri olabilir.’ İfadesiyle teknolojinin kullanımının bu dönemdeki edinimlere de etkisinin olabileceği yorumunu oluşturmuştur. Dil edinimi için kritik bir önemi olan bu dönem ve bu döneme çağımızda en çok etkisi olan teknolojinin rolünü irdelemek için bu makalede nitel analizlere, vaka raporlarına, belgesellere,uzman raporlarına ve gözlemlere başvurulmuştur. Edinime etkisi olduğu düşünülen teknolojik aletlerin etkilerinin ne yöne doğru olduğunu belirlemek ve raporlamak için uzmanların çalışmalarından yararlanılmıştır. Teknolojinin kritik dönem üzerindeki etkisi gün geçtikçe okul çağına gelmiş çocuklarda etkisini göstermeye başlamıştır. Akranları, çevresi ve ailesiyle olan iletişimlerinde görülen eksikliklerin ‘İletişim eksikliği’ den kaynaklı olduğu ve bu duruma ebeveynlerin çocuklarıyla kurduğu iletişimin az ancak çocuğun teknolojik araçlarla geçirdiği vaktin fazla olmasından kaynaklandığı görülmüştür. Teknolojik aletlerin dil edinimini destekleyici bir şekilde kullanımı belirli bir uzmanlık alanıyla sabit olup, bu araç ve gereçlerin kullanımı için belirli bir eğitimin gerekli olduğu düşünülürse ebeveynlerin seçecekleri destekleyici araç gereçlerin kullanımının, yaygınlığının artışının şu anda zor olduğu gözlemlenmiştir. Bu araç ve gereçlerin yeterliliği ve güvenilirliği ise bir başka konu olup özellikle kritik alanı kapsayan dil edinimlerini destekleyici olabilecek teknolojik aletlerin piyasada etkinliği kanıtlanmış gereçlerin olmadığı görülmüştür. Dil edinimi serüvenindeki ilk durak olan bu kritik dönem için çocukların, iletişimin kurulduğu bir ortamda büyütülmesi gerekmektedir. Bu süre sırasınca teknolojik araçların (Televizyon, telefon, radyo vb.) kullanımı sadece destekleyici olup ana gereç olarak kullanımından kaçınılmalıdır. Sonuçlar ise ileri de teknolojinin özellikle bu dönem çocukları için dil edinimine destekleyici araç gereçler üretiminin de geliştirilebilirliği yorumunu yaptırmıştır. Referanslar: Friedmann, N. (2015, haziran 03). Critical period for first language: the crucial role of language input during the first year of life. ResearchGate . Fuchs, A. (2002). The Critical Period Hypothesis supported by Genie's case. Grin. İlter, B. G. (2015, ağustos). How does Technology Affect Language Learning Process at an Early Age? ResearchGate . N B Schiff, I. M. (1976, ağustos). Communication problems in hearing children of deaf parents. PubMed . Teknoloji ve Dil Son Yazılar 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla

  • Teknoloji ve Yapay Zekanın Diyabet Üzerindeki Olumlu Etkisi | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Teknoloji ve Yapay Zekanın Diyabet Üzerindeki Olumlu Etkisi 13.07.24 Yazar: Neris Öncü Yapay zeka destekli sistemler ve mobil uygulamalar, diyabet hastalarının glikoz seviyelerini izlemeyi ve yönetmeyi kolaylaştırarak kişiselleştirilmiş tedavi imkanı sunmaktadır. Bu teknolojik ilerlemeler, hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve diyabet yönetimini daha etkin hale getirmeyi amaçlamaktadır. Diyabet, vücuttaki pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi durumunda gelişen bir hastalıktır. Diyabet teknolojilerinin diyabeti kontrol etmeye yardımcı olduğu, kişisel bakım maliyetini azalttığı, glisemik kontrolün kalitesini arttırdığı literatürde belirtilmektedir. Çalışmada belirlenen amaç, diyabet teknolojilerinin bireyler üzerine etkisinin tespit edilmesi ve diyabet ile ilişkisinin belirlenmesidir. [1] Teknoloji görünenin ötesindedir. Sağlık alanına olan katkısı gün geçtikçe genişlemektedir. Diyabet de bunlardan biridir. Akıllı ve teknolojik sistemler ile hastaların bilgilendirilmesi, uyarılması, tavsiyeler verilmesi ve hatırlatıcı niteliğinde olması teknolojinin diyabet ve sağlık hizmetlerini ne kadar kolaylaştırıyor olduğuna büyük bir örnektir. Gelecek yıllarla beraber diyabet tedavilerinin büyük oranda kolaylaştırılacağı tahmin edilmektedir. Günümüzde tıbbi cihaz firmaları IBM’in büyük veri analitiği ve yapay zekâ çözümlerini kullanarak kişiselleşmiş sağlık çözümleri üretiyor. Medikal teknoloji ve tıbbi cihaz konularında lider şirketlerden biri olan Medtronic, IBM Watson yapay zeka platformunu kullanarak Sugar.IQ adıyla diyabet yönetiminde ilk idrak ve öğrenme yeteneği olan sistemler diye tanımladığımız kognitif aplikasyonu geliştiriyor. Sugar.IQ diyabet hastalarının yaşamlarını idame ettirebilmeleri için gereken tüm hastalık veri dokusu ve değişimlerini gerçek zamanlı olarak takip ediyor. IBM Watson Health Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölge Satış Direktörü Afşar Akal Sugar.IQ hakkında şöyle bilgilendirme yapıyor: “Diyabette hasta özelinde önceden bilinmeyen bir dolu veri dokusu mevcut. Çözüm ise hastalara kişisel ve günlük içgörü ve öngörüler sunarak sağlıkları konsunda endişe duymalarınının önüne geçiyor ve böylece diğer sağlıklı insanlar gibi yaşamlarını özgürce ve doya doya devam ettirebilmelerini sağlıyor. Bunu kişisel bir asistan olarak düşünün. Arkasında güçlü bir yapay zeka platformu bulunuyor. Ayrıca, Sugar.IQ diyabet hastalarının hastalıklarıyla ilgili sorabilecekleri anlık sağlık durumları, zindeliklerini koruyabilme adına hastalık sürecinin gidişatı ve ne gibi aksiyonlar almaları gerektiği ile ilgili hemen hemen tüm sorulara cevap sağlayabiliyor.” Öte yandan, hastaların tekrar tekrar bu uyarım ve geri bildirimlerden yola çıkarak sağlıklı yaşam alışkanlıkları oluşturabildiklerini belirten Afşar Akar sözlerine şunları da ekliyor: “Kişisel glisemik asistan aracılığı ile yapay zeka platformuna soru sorulabiliyor. Ayrıca yenilen tüm yiyecekler düzenli olarak kayıt altına alınarak bir takım besinlerin kendi bünyelerinde ne tip glükoz seviye değişimi gösterdiği gözlemlenebiliyor.” [2] Bahçeşehir Üniversitesi, Yale Üniversitesi ve Uluslararası Pediatrik ve Ergen Diyabet Derneği (ISPAD) güçlerini birleştirerek diyabet alanına rehber olacak bir mobil uygulama geliştirmektedir. Türkiye’de hayata sunulan bu çalışma diyabet hastalarına kolaylık sağlayacağı ve hayatlarına rehber olacağı düşünülmektedir. [6] Early stage diabetes risk prediction veri seti, 2020 yılında Bangladeş de bulunan Sylhet Diabetes hastanesindeki hastaların kayıtlarından elde edilen verilerden yeni diyabetik hasta teşhisi için hazırlanmış bir veri setidir. Yapay zeka ve makine öğrenimi ile yapılan bu veri setinin diyabet hastalarına ışık olacağı tahmin edilmektedir. [7] David C. Klonoff, David Kerr, Juan Espinoza editörlüğünde yazılan “Diabetes Digital Health, Telehealth, and Artificial Intelligence” adlı kitapta diyabette yapay zekanın etkisi, tele sağlık ve yapay zekanın sağlık alanına olan katkıları gibi pek çok konu işlenmiştir. Gourav Bathla , Sanoj Kumar , Harish Garg , Deepika Saini editörlüğünde yazılan “Artificial Intelligence In Healthcare” adlı kitapta diyabet ve hipertansiyon üzerinde yapay zekanın etkisi ile ilgili çalışmalara yer verilmiştir. Çalışmada betimsel nitelikte ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama için teknoloji ve diyabetle ilişkili güncel kaynaklar incelenmiş ve gözden geçirilmiştir. -7/24 Takip: Günün her vakti yapılan ölçümler ile anormal durumlar tespit edilmektedir. -Kişiye Özel Tedavi: Kişiselleştirilmiş tedavi sayesinde vakit kaybı yaşamadan en etkili tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. -Diyabet Kontrolü: Çeşitli uygulama ve programlar ile hastalığın kontrolü sağlanmakta ve yönetilmektedir. Sonuç olarak, sürekli takip, kişiselleştirilmiş tedavi, diyabet kontrolü vb uygulamalar sayesinde hastalar hastalıktan alabilecekleri en minimum hasarı almaktadır. Hızlı ve etkili teşhisler ve tedavi yöntemleri sayesinde hastaların memnuniyeti arttırılmaktadır. Teknolojinin diyabet yönetimindeki olumlu etkileri göz ardı edilemez. Ancak, etik ve pratik sonuçlar da dikkate alınarak, hasta yararını gözeten, şeffaf ve adil bir şekilde kullanılması önemlidir. Gerçekleştirilen analizlerin, çalışmanın başlangıcında oluşturulan “Diyabette teknoloji kullanımının artması ile diyabetli bireylerin hayat kalitesi artacağından diyabet kabulü sağlanacaktır, ayrıca diyabet kabulünün sağlanması ile diyabet teknoloji farkındalığı ve kullanımı da artacaktır.” hipotezini desteklediği sonucuna ulaşılmıştır. [1] Gelecekte sağlık ve diyabet alanında yapılabilecek teknolojik gelişmeler için teknoloji farkındalığının oluşturulması önemlidir. Referanslar [1] Dergipark (2023, Eylül 1) “Diyabet Teknolojilerinin Diyabetli Bireyler Üzerindeki Etkisi Ve Diyabet Kabul Durumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” [2] Hospital Manager (2018, Şubat 23) “Yapay Zeka İle Diyabet Yönetimi” [3] Dakik (-) “Sürekli Glikoz İzleme Sistemi (CGM) Nedir?” [4] Tek Doz Dijital (2016, Temmuz 29) “Diyabet Hastalarının Yeni Yardımcısı: Dijital İnsülin Kalemi InPen” [5] Koç Üniversitesi (-) “Diyabet Yönetimide Dijital Sağlık Uygulamaları: Faydaları Ve Zorlukları” [6] Bahçeşehir Üniversitesi (-) “Yapay Zeka Şeker Hastalarına Rehber Olacak” [7] Dergipark (2023, Haziran) “Yapay Zeka Yöntemleriyle Erken Evre Diyabet Risk Tahmini” Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Self-Healing Concrete: İnşaat Malzemelerinde Devrimsel Bir Yaklaşım | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Self-Healing Concrete: İnşaat Malzemelerinde Devrimsel Bir Yaklaşım 14.01.25 Yazar: Tuğçe Vural Kendini iyileştiren beton, çatlakları süreç içerisinde onararak yapıların dayanıklılığını artıran ve bakım maliyetlerini azaltan yenilikçi bir malzemedir. Otojen iyileşme, kapsülleme ve bakteriyel iyileşme gibi mekanizmalar ile çalışan bu beton türü, inşaat sektöründe sürdürülebilirliği teşvik etmektedir. İnşaat endüstrisi, beton yapılarının dayanıklılığı ve bakımı ile ilgili önemli zorluklar ile karşı karşıyadır. Geleneksel betonun kendini onarma yeteneği sınırlı olduğundan, sık sık onarım ve kaynak tüketimi gerektirmektedir. Kendini iyileştiren beton, malzeme bilimi alanında bir paradigma değişikliğini temsil etmekle beraber biyolojik ve kimyasal mekanizmaları entegre ederek beton yapıların ömrünü ve dayanıklılığını artırmaktadır. Bu yenilikçi yaklaşım, sadece çatlama sorununu ele almakla kalmamakta, aynı zamanda da sürdürülebilirliğe katkıda bulunarak onarım ihtiyacını azaltmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, çeşitli kendini iyileştirme tekniklerine odaklanmıştır; bunlar arasında otojen iyileşme, iyileştirme ajanlarının kapsüllenmesi ve bakterilerin kullanımı yer almaktadır. Otojen iyileşme, betonun doğal olarak küçük çatlaklarını iyileştirme yeteneğini ifade etmektedir. Fakat bu yöntem genellikle yalnızca sınırlı bir dayanıklılık geri kazanmasını sağlamaktadır (Huang & Ye, 2011). Kapsül bazlı kendini iyileştirme ise beton matrisine iyileştirme ajanlarını içeren mikro kapsüllerin yerleştirilmesini içermektedir. Çatlaklar oluştuğunda, bu kapsüller patlayarak çatlakları doldurmakta ve yapısal bütünlüğün yeniden sağlaması amacıyla iyileştirme ajanlarını serbest bırakmaktadır (Jonkers, 2017). Bakteriyel kendini iyileştiren beton, çatlakları kapatmak için kalsiyum karbonat çökelti üreten mikroorganizmaları kullanmakta ve bu da malzemenin genel dayanıklılığını artırmaktadır (Wang et al., 2016). Kendini iyileştiren beton, birkaç mekanizma aracılığıyla çalışmaktadır: Otojen İyileşme : Bu süreç, beton matrisinde reaktifi kalmış çimento parçacıklarının hidratasyonuna dayanmaktadır. Çatlaklar oluştuğunda, nem bu parçacıklara nüfuz edebilmekte ve bu da kalsiyum karbonat oluşumuna yol açarak küçük çatlakları kapatabilmektedir. Kapsülleme : İyileştirme ajanlarını içeren mikro kapsüller, betona entegre edilmektedir. Çatlak oluştuğunda, bu kapsüller açılmakta ve içerikleri serbest bırakılarak iyileşme sürecini başlatmaktadır. Bakteriyel İyileşme : Belirli bakteri türleri beton karışımına eklenmektedir. Çatlaklar geliştiğinde, nem bakterileri aktive etmekte ve kalsiyum karbonat üreterek çatlakları doldurup dayanıklılığı geri kazandırmaktadır (Wang et al., 2016). Birçok deneysel çalışma, kendini iyileştiren betonun etkinliğini göstermektedir. Örneğin, Jonkers ve arkadaşları (2010) tarafından yapılan araştırmada, bakteriyel kendini iyileştiren betonun 63 gün sonra %40'a kadar iyileşme verimliliği elde edebildiği gösterilmiştir; bu da malzemenin dayanıklılığını önemli ölçüde artırmaktadır. Benzer şekilde, kapsüllü iyileştirme ajanları üzerine yapılan çalışmalar, kapsüllü sistemlerin etkili bir şekilde çatlakları onarma yeteneğini sergilemiştir (Huang & Ye, 2011). Kendini iyileştiren teknolojilerin betona entegrasyonu, bakım maliyetlerinin azaltılması, hizmet ömrünün uzatılması ve sürdürülebilirliğin artırılması gibi birçok avantajı sunmaktadır. Fakat bu malzemelerin yaygınlaşması önünde de bazı engeller bulunmaktadır. Yüksek maliyetler, hükümet politikaları ve düzenleyici engeller, bu malzemelerin kullanımını sınırlayabilmektedir. Ayrıca sektördeki bazı firmaların yenilikçi malzemelere karşı isteksizliği, bu sürecin önündeki bir diğer engeldir. Bununla beraber kendini iyileştiren beton, çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konularında büyük bir potansiyele sahiptir. İnovasyon ve teknoloji, bu malzemelerin geliştirilmesi ve uygulanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Sektörün bu malzemelerin faydalarını anlaması ve benimsemesi, sürdürülebilir inşaatın geleceği için hayati önem taşımaktadır. Kendini iyileştiren beton, inşaat malzemelerinde önemli bir ilerlemeyi temsil etmekte ve geleneksel betonun karşılaştığı zorluklara sürdürülebilir bir çözüm sunmaktadır. Çatlakları otomatik olarak onararak kendini iyileştiren beton, yapıların dayanıklılığını artırabilir iken bakım maliyetlerini de azaltmaktadır. Kendini iyileştiren betonun potansiyelini tam olarak gerçekleştirmek için aşağıdaki öneriler sunulmaktadır: Test Yöntemlerinin Standardizasyonu : Farklı beton türlerinin kendini iyileştirme verimliliğini değerlendirmek için standart protokoller geliştirilmelidir. Ekonomik Fizibilite Çalışmaları : Kendini iyileştiren betonun inşaat projelerinde ekonomik uygulanabilirliğini değerlendirmek amacıyla kapsamlı maliyet-fayda analizleri yapılmalıdır. Disiplinlerarası Araştırma : Araştırmacılar arasında işbirliği teşvik edilmeli ve kendini iyileştiren betonun performansını artırmak için yenilikçi yaklaşımlar da keşfedilmelidir. Saha Uygulamaları : Kendini iyileştiren betonun gerçek dünya koşullarında test edilmesi için pilot projeler uygulanmalıdır, bu da performansı ve dayanıklılığı hakkında değerli veriler sağlayacaktır. Bu önerileri dikkate alarak, inşaat sektörü kendini iyileştiren betonun avantajlarından yararlanabilir ve daha dayanıklı ve sürdürülebilir altyapılar inşa edebilir. Referanslar Huang, H., Ye, G., Leung, C., & Wan, K. (2011, September). Application of sodium silicate solution as self-healing agent in cementitious materials. In International RILEM conference on advances in construction materials through science and engineering (pp. 530-536). RILEM Publications SARL: Hong Kong, China. Mors, R. M., & Jonkers, H. M. (2017). Feasibility of lactate derivative based agent as additive for concrete for regain of crack water tightness by bacterial metabolism. Industrial crops and products , 106 , 97-104. Van Tittelboom, K., Wang, J., Araújo, M., Snoeck, D., Gruyaert, E., Debbaut, B., ... & De Belie, N. (2016). Comparison of different approaches for self-healing concrete in a large-scale lab test. Construction and building materials , 107 , 125-137. Jonkers, H. M., Thijssen, A., Muyzer, G., Copuroglu, O., & Schlangen, E. (2010). Application of bacteria as self-healing agent for the development of sustainable concrete. Ecological engineering , 36 (2), 230-235. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Dijital Zihinler: Yapay Zeka ve İnsan Sanatçılığının Simbiyotik İlişkisi

    Makale, yapay zekanın sanatta insan sanatçılarıyla oluşturduğu iş birliğini ve bunun yaratıcı süreçlere etkisini inceliyor. YZ, duygusal derinlikten yoksun olsa da, insan müdahalesiyle yeni sanat formları ortaya çıkıyor. Ancak, etik sorunlar (özgünlük, telif hakları) hala gündemde ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Dijital Zihinler: Yapay Zeka ve İnsan Sanatçılığının Simbiyotik İlişkisi 18.03.25 Yazar: Zeynep Met Makale, yapay zekanın sanatta insan sanatçılarıyla oluşturduğu iş birliğini ve bunun yaratıcı süreçlere etkisini inceliyor. YZ, duygusal derinlikten yoksun olsa da, insan müdahalesiyle yeni sanat formları ortaya çıkıyor. Ancak, etik sorunlar (özgünlük, telif hakları) hala gündemde ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Yapay zeka (YZ) teknolojilerinin sanatta kullanımı, geleneksel yaratıcı süreçleri dönüştürme potansiyeline sahiptir. İnsan sanatçılığı ve YZ arasındaki simbiyotik ilişki, sanatın üretim biçimlerini yeniden şekillendirirken, estetik algıyı da derinlemesine etkileyebilir. Bu makale, YZ’nin sanatla entegrasyonunun, yaratıcı süreçlerde insan ve makine arasında nasıl bir etkileşim oluşturduğunu incelemeyi amaçlamaktadır. YZ’nin yaratıcı kapasitesi ile insan sanatçılarının özgünlük ve duygusal derinlik gibi insana özgü unsurlarını birleştirerek sanat üretimindeki yeni yolları keşfetmeyi hedefler. Yapay zeka, sanat üretiminde kullandığı algoritmalarla görsel sanatlardan müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar geniş bir yelpazede eserler yaratmaktadır. YZ’nin sanattaki rolü, sadece bir araç olmanın ötesine geçerek, kendi başına yaratıcı bir güç haline gelmiştir. Bununla birlikte, insan sanatçılarının hala yaratıcı sürecin öznesi olarak kalıp kalmayacağı sorusu, sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyi sorgulayan önemli bir konudur. YZ ve insan sanatçılığı arasındaki bu etkileşim, sadece teknik bir sorundan ziyade kültürel, etik ve estetik boyutları olan derin bir meseleye dönüşmüştür. Yapay zekanın sanatta kullanımıyla ilgili önceki araştırmalar, genellikle YZ’nin yaratıcı potansiyelini ve sınırlamalarını incelemiştir. McCormack ve Hutchings (2018), YZ’nin sanatsal yaratımı nasıl dönüştürdüğünü tartışırken, YZ’nin insan sanatçılarından farklı olarak, estetik ve duygusal anlayışa sahip olmadığına vurgu yapmıştır. Bununla birlikte, bazı çalışmalar, YZ'nin insan sanatçılarının yaratıcı süreçlerine etkisini ele alarak, bu iki gücün bir arada çalışarak ortaya çıkan yeni sanat formlarını keşfetmiştir (Elgammal et al., 2017). Bu araştırmalar, YZ’nin yalnızca teknik bir araç değil, aynı zamanda yaratıcı bir partner olarak işlev görebileceğini göstermiştir. YZ ve sanat ilişkisini ele alan en önemli çalışmalar arasında, Obvious Collective ’in ürettiği ve 432.500 dolara satılan “Edmond de Belamy” adlı portre yer almaktadır. Bu eser, YZ tarafından üretilmiş ve geleneksel sanat dünyasında önemli bir tartışma başlatmıştır. Yapay zeka tarafından üretilen eser, Christie’s New York’taki bir satışta yer alan ve Jeff Koons, Banksy gibi sanatçılara ait eserlerin arasında ikinci en pahalı lot oldu. Eserin açıklamasında, sanatçısının adı yerine, yapay zeka teknolojisiyle üretilen bir baskı olduğu ve yayımlandığı detayları belirtilmişti. Bu durum, satıştaki tek anonim eser olmasına yol açtı. Diğer önemli çalışmalar arasında, Refik Anadol ’ın medya sanatları üzerine yaptığı çalışmalar, veri ve algoritmalarla yapılan estetik üretimlerin geleneksel sanatla nasıl entegre olabileceğini araştırmaktadır. Bu çalışmalar, insan ve makine arasındaki yaratıcı ortaklıkların potansiyelini göstermektedir.Refik Anadol’un sanatına dair bir gözlemci şöyle diyebilir: "Refik Anadol, dijital sanatın sınırlarını genişleten bir sanatçı olarak öne çıkıyor. Onun eserleri, izleyicilerin zihinlerinde yeni kapılar aralarak, duygusal ve düşünsel deneyimlerini derinlemesine sorgulamalarına olanak tanıyor. Çoğunlukla devasa boyutlarda olan bu projeler, dünyanın farklı yerlerinde sergilerde izlenebilir ve izleyicileri etkileyici görsel ve işitsel bir yolculuğa çıkarır. Bu araştırma, literatür taraması ve vaka analizi yöntemlerini kullanarak yapılacaktır. YZ ve sanat üzerine yapılan mevcut çalışmaları inceleyerek, insan sanatçılarının YZ ile iş birliği yaptığı projelerden örnekler analiz edilecektir. Ayrıca, bazı sanatsal projeler üzerinde derinlemesine analiz yapılarak, YZ ve insan sanatçılarının nasıl bir simbiyotik ilişki kurdukları ve bunun estetik sonuçları ele alınacaktır Araştırma, YZ ve insan sanatçılarının birbirlerini nasıl tamamladığına dair birkaç ana bulguya ulaşmıştır: Yaratıcı Süreçte Entegrasyon : İnsan sanatçılarının YZ ile etkileşime girerek, geleneksel yöntemleri birleştirdiği ve yeni, özgün sanat formları ürettiği gözlemlenmiştir. Yapay Zeka’nın Özgünlük Üzerindeki Etkisi : YZ, estetik anlamda ilginç ve yenilikçi sonuçlar üretse de, insan sanatçılarının müdahalesi olmadan yalnızca teknik bir araç olarak kalmaktadır. Duygusal Derinlik ve YZ : İnsan sanatçılarının YZ’nin ürettiği eserlerde duygusal derinlik ekleyerek, eserin anlamını zenginleştirdiği ve estetik bir deneyim haline getirdiği görülmüştür. YZ'nin sanat üretiminde önemli bir araç olduğu, ancak insan yaratıcılığının hala bu süreçte kritik bir rol oynadığı sonucuna varılmıştır. İnsan sanatçılarının estetik anlayışları, duygusal zekâları ve kültürel bağlamları, YZ’nin sunduğu potansiyeli daha derin bir anlam taşıyan sanat eserlerine dönüştürmektedir. Bu durum, YZ ve insan sanatçılığı arasında tam anlamıyla bir "simbiyotik ilişki" kurulduğunu gösterir. YZ'nin yaratıcı süreçlere dahil olması, yeni estetik dil ve formların ortaya çıkmasına olanak sağlar, fakat bu süreçte insan müdahalesi ve yaratıcı yönü, eserin kültürel ve duygusal değerini artırmaktadır. YZ’nin sanatla entegrasyonu, sanat dünyasında birkaç etik ve pratik sorunu gündeme getirmektedir. İlk olarak, YZ’nin sanat üretiminde ne kadar "özgün" olduğu sorusu önemli bir tartışma konusudur. Ayrıca, YZ ile üretilen sanat eserlerinin telif hakları ve sanatçının rolü hakkında belirsizlikler bulunmaktadır. Bu durum, sanat dünyasında YZ'nin yerinin ne olacağına dair yeni etik normların geliştirilmesini gerektiriyor. Ayrıca, insan ve makine arasındaki etkileşimin nasıl daha verimli hale getirileceği üzerine pratik çözümler aranmalıdır. Bu makalede, YZ ve insan sanatçılığı arasındaki simbiyotik ilişki incelenmiş ve YZ'nin yaratıcı süreçlerdeki rolü ile insan sanatçılarının katkılarının nasıl birleşebileceği araştırılmıştır. YZ, yaratıcı bir araç olarak insan sanatçılarının etkileşimiyle, sanatı dönüştüren ve zenginleştiren bir potansiyel sunmaktadır. Ancak, bu süreçte insan faktörü, duygusal derinlik ve kültürel bağlam açısından kritik bir rol oynamaktadır. Yapay zeka ve insan sanatçılığı arasındaki simbiyotik ilişkiyi daha derinlemesine araştıran gelecekteki çalışmalar, bu iki alanın daha verimli bir şekilde iş birliği yapabilmesi için yeni teknolojik ve estetik modeller geliştirmelidir. Ayrıca, YZ'nin sanat üretimindeki etik sorunlar üzerine daha kapsamlı bir tartışma yapılmalı ve bu sorunların çözümü için sanat dünyasında yeni normlar oluşturulmalıdır. Gelecekte, YZ ve insan sanatçılarının birlikte çalıştığı projelerle, sanatın sınırlarının daha da genişlemesi ve yeni, bilinmeyen estetik deneyimlerin ortaya çıkması beklenmektedir. Referanslar: Anadol, R. (2023, November 19 - October 29). Unsupervised — Machine Hallucinations — MoMA . Refik Anadol. https://refikanadol.com/works/ Pilevneli. (n.d.). Refik Anadol Biography . Pilevneli. https://www.pilevneli.com/tr/artists/29-refik-anadol/overview/ Art.Art. (2023, May 19). Refik Anadol: Creating narratives where art, science and technology collide . Art.Art Blog. https://art.art/blog/refik-anadol-creating-narratives-where-art-science-and-technology-collide Kinsella, E. (2018, October 25). The first AI-generated portrait ever sold at auction shatters expectations, fetching $432,500—43 times its estimate. Artnet News . https://news.artnet.com/market/first-ever-artificial-intelligence-portrait-painting-sells-at-christies-1379902 Im, J. (2018, October 25). This portrait made by A.I. just sold for $432,000 — that's 40 times the original estimate. CNBC . https://www.cnbc.com/amp/2018/10/25/portrait-made-by-artificial-intelligence-sold-for-432k-at-christies.html Arfbot. (2023, October 4). Tanıyalım Öğrenelim: Refik Anadol Kimdir? Arfbot. https://blog.arfbot.com/taniyalim-ogrenelim-refik-anadol-kimdir/ Teknoloji ve Sanat Son Yazılar 27 Mayıs 2025 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 18 Mart 2025 Dijital Zihinler: Yapay Zeka ve İnsan Sanatçılığının Simbiyotik İlişkisi Makale, yapay zekanın sanatta insan sanatçılarıyla oluşturduğu iş birliğini ve bunun yaratıcı süreçlere etkisini inceliyor. YZ, duygusal derinlikten yoksun olsa da, insan müdahalesiyle yeni sanat formları ortaya çıkıyor. Ancak, etik sorunlar (özgünlük, telif hakları) hala gündemde ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Daha Fazla 21 Ocak 2025 Veri Görselleştirmenin Sanatsal İfade Üzerindeki Rolü Veri görselleştirme, bilgiyi grafiksel olarak sunarak estetik ve işlevselliği birleştirir. Bu yöntem, veriyi bilgi ve sanatsal ifade olarak değerlendirir. Çalışmalar, veri görselleştirmenin estetik ve işlevsel dengesini sağladığını ve sanatla bilgi arasında bir köprü kurduğunu gösterir. Daha Fazla 24 Aralık 2024 Blockchain ve Sanat Blockchain eknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü incelenirken blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Daha Fazla 26 Ekim 2024 Heykel ve Tasarımlarda 3D Baskı 3D baskının karmaşık formlar üretimini kolaylaştırması ve sanatsal yeniliklere kapı açması vurgulanmaktadır. Stefan Maier'in "Hypnerotomachia Naturae" ve Mat Collishaw'ın "Equinox" eserleri gibi örneklerle, 3D baskının sanatsal ve teknik potansiyelleri incelenmektedir. Daha Fazla 31 Ağustos 2024 AARON: Yapay Zekanın Sanat Serüveni Yapay zeka sanatta ilk kez kim tarafından kullanıldı? Ne zaman kullanılmaya başladı? AARON'un tarihi nasıl ilerledi? Daha Fazla

  • Yapay Zeka ve Hastalık Teşhisi | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Yapay Zeka ve Hastalık Teşhisi 18.11.24 Yazar: Neris Öncü Yapay zeka, hastalık tespitinde önemli bir devrim yaratmaktadır. Bu teknoloji, hastalıkların erken teşhisini sağlamakta, tanı süreçlerini hızlandırmakta ve sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmaktadır. Yapay zeka tıbbi teşhislerden tedavi planlamaya kadar bir çok şekilde sağlık sektörüne katkıda bulunmaktadır. Özellikle hastalıkların normalden daha erken teşhis edilmesi, kişiselleştirilmiş tedavi planlarının bireye göre oluşturulması ve tıbbi görüntü analizlerinin iyileştirilmesi gibi alanlarda doktorlara ve sağlık profesyonellerine büyük destek sağlamaktadır. Bu çalışmada belirlenen amaç, yapay zeka yardımıyla hastalıkların erken ve doğru şekilde tespit edilmesini incelemek ve yapay zeka ile hastalık teşhisi arasındaki ilişkiyi belirlemektir. [1] Yapay zeka sayesinde sağlık alanında bir çok yenilik meydana gelmiştir. Yapay zeka, bir insanın yanı sıra, sınırsız bilgi havuzuna erişebilmesi sayesinde olası hastalıkların tahmininde %94 başarı sağlamaktadır. Bunlara ek olarak, Prof. Dr. Terzi’nin “Yapay zekâdan yalnızca hastalık tanısında değil, aynı zamanda hastalığın seyri ile ilgili de veriler elde ediyoruz.” sözlerinden yola çıkarak, tespitle birlikte gelecekteki olası seyri hakkında da bilgi alabileceğimiz görülmektedir. [2] İngiltere'de yapılan bir araştırma yapay zekanın bir kişinin gelecek 10 yıl içinde kalp krizi geçirme riskini tahmin etmek için kullanılabileceğini ortaya koydu. İngiliz Kalp Vakfı'nca finanse edilen ve Oxford Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışma, koroner bilgisayarlı tomografi tarama sonuçlarının yapay zeka ile nasıl iyileştirilebileceğini araştırdı. Bu taramalar damarlardaki tıkanıklıkları veya daralmaları tespit etmek için kullanılıyor. [4] Gazi Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada, yapay zeka algoritması, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) sırasında bir tümörü tespit ederek acil müdahale gerektiren bir durumu başarıyla belirlemiştir. Bu vaka, yapay zekanın hastalık tespitindeki etkinliğini ve acil durumlarda hayat kurtarma potansiyelini göstermektedir. [5] - "Mathematical Assessment of Machine Learning Models Used for Brain Tumor Diagnosis" başlıklı bir çalışmada, beyin tümörü teşhisinde kullanılan makine öğrenimi modellerinin matematiksel değerlendirmesi yapılmıştır. (Ozsahin vd., 2023) [10] - "Artificial Intelligence Applications in Breast Cancer Diagnosis" başlıklı sistematik bir çalışmada, yapay zeka uygulamalarının meme kanseri teşhisindeki rolü incelenmiştir. Çalışma, Convolutional Neural Networks (CNN) gibi yapay zeka modellerinin meme kanseri taramalarında tercih edildiğini vurgulamaktadır. (Ozsahin vd., 2023) [8] - Yapay zeka ve makine öğrenimi kullanılarak yapılan bir çalışmada, karaciğer kanseri teşhisinde %94,1 başarı oranı elde edilmiştir. Bu çalışma, yapay zeka uygulamalarının hastalık teşhisindeki etkinliğini göstermektedir. (Ültay vd., 2021) [9] Çalışmada betimsel nitelikte ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama için teknoloji ve hastalık teşhisi ile ilişkili gücel kaynaklar ve çalışmalar incelenmiş, gözden geçirilmiştir. Tıbbi görüntülemede yüksek doğruluk ile yüksek başarı oranları sağlamak, erken teşhis ve olası hastalığı önleme ile kayıp oranlarını en aza indirmeyi planlama, kişiselleştirilmiş tıp, veri analizi ve örüntü tanıma ile yapay zekanın daha iyi analizler yapılabilmesi gibi ana bulgular bulunmuştur. Sonuç olarak, yapay zeka sayesinde yüksek başarı oranı ile hastalık tahminleri yapılmaktadır. Kişiselleştirilmiş plan ve analizler ile kayıpların azaltılması amaçlanmaktadır. Bu şekilde hekimlerin sorulara daha hızlı ve kesin cevaplar bulabildiği gözlemlenmektedir. Yapay zekanın hastalık tespiti ve yönetimindeki olumlu etkileri göz ardı edilemez. Ancak, etik ve pratik sonuçlar da dikkate alınarak, hasta yararını gözeten, şeffaf ve adil bir şekilde kullanılması önem arz etmektedir. Yapay zeka, hastalık tespitinde devrim niteliğinde bir etki yaratmaktadır. Bu teknoloji, hastalıkların erken teşhisini sağlamakta, tanı süreçlerini hızlandırmakta ve sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırmaktadır. Yapay zeka algoritmaları, büyük veri analizi ve makine öğrenimi teknikleri kullanarak sağlık verilerini daha etkili bir şekilde işleyebilmekte ve hastalıkların belirtilerini daha doğru bir şekilde tanımlayabilmektedir. Bu potansiyelin gerçekleştirilmesi için etik, güvenlik ve eğitim konularında daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Referanslar [1]İnnova (2023, Kasım 21) “Yapay Zeka İle Sağlık Sektöründe Hastalık Teşhisinde Devrim” [2]On Dokuz Mayıs Üniversitesi (2023, Nisan 18) “Yapay Zeka Nörolojik Hastalıkların Tespitinde Yüzde 94 Başarı Sağlıyor” [3]AA (2024, Şubat 24) “Yapay Zeka Kanserin Tanı Ve Tedavisinde De Aktif Rol Almaya Başlıyor” [4]Euro News (2023, Kasım 14) “Yapay Zeka, Kalp Krizi Geçirme 10 Yıl Önceden Tespit Ediyor” [5]AA (2023, Mayıs 22) “Yapay Zekanın Erken Uyarıyla Hayatını Kurtardığı Hasta, Tıp Tarihine geçti” [6]Euro News (2023, Eylül 13) “17 Doktorun 3 Senede Tanımlayamadığı Hastalığa ChatGPT Doğru Teşhis Koydu” [7]Dergipark (2021, Temmuz -) “Hekime Tanı Koymada Yardımcı, Yapay Zeka Destekli Hastalık Tespit Uzmanı” [8]MDPI (2023, Haziran 13) “Artifical Intelligence Applications In Breast Imaging: Current Status And Future Directions” [9]Dijitalbiz (-) “Karaciğer Kanserini Yapay Zeka Tedavi Edecek” [10]MDPI (2023, Şubat 8) “Mathematical Assessment Of Machine Learning Models Used For Brain Tumor Diagnosis) Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Yeşil Teknolojiler Ve Ekonomik Çözüm | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Yeşil Teknolojiler Ve Ekonomik Çözüm 30.10.24 Yazar: Nursima Çalış Yeşil ekonomi, çevre üzerindeki olumsuz etkileri azaltarak sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ekonomik yaklaşımdır. Yeşil teknoloji ise çevre dostu üretim süreçleri ile enerji tasarrufu ve doğal kaynakların verimli kullanımını sağlayarak bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynar. Yeşil ekonomi nedir? Yeşil ekonominin teknoloji ile ilişkisi nedir? Yeşil teknolojiye bakış açısı nasıldır? Yeşil Ekonomi Nedir: Yeşil ekonomi, özellikle 2008 finansal krizi sonrası adını duyurmuş olsa da, sanayi devrimi sonrası çevrenin hissedilen oranda kirlenmesi sonucu ortaya çıkan bir kavramdır. 1950'li yıllarda hızla artan tüketim alışkanlığı (Aşıcı, 2012, s. 35), gelişmiş ülkelerin yüksek büyüme hızları ve özellikle kırsal alanlarda "yeşil devrim" olarak ifade edilen modern tarım yöntemlerinin (tarımda kimyasal ilaçlar, gübreler ve böcek ilaçlarının kullanılması) çevre üzerindeki olumsuz etkileri, çevresel kirlenmeye yönelik tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Puppim de Oliveira, 2012, s. 7). Kapitalizmin yıkıcı etkilerine karşı çıkan yeşil ekonomi; büyüme ve kalkınmayı reddeden, insanın doğa üzerindeki yıkıcı müdahalelerini en aza indirerek dünyadaki tüm canlıların kalıcılığını temin eden bir ekonomik anlayış biçimidir (Şahin, 2012, s. 23). Yeşil Teknoloji Nedir: Yeşil teknoloji, temiz teknoloji veya sürdürülebilir teknoloji, çevreye ve insan sağlığına daha az zarar veren veya hiç zarar vermeyen teknolojileri ifade eder. Temel amacı, doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanmak, enerji tüketimini azaltmak ve çevresel etkileri minimize etmektir. Yeşil teknoloji, daha temiz üretim süreçleri, enerji tasarrufu ve atık azaltma yöntemleri gibi farklı alanlarda uygulanabilir. Yeşil teknoloji, çevresel sorunlarla başa çıkmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için önemli bir araçtır. Yeşil teknolojinin temel amacı çevrenin korunmasıdır. Çevreyi korurken çevre dostu teknolojiler yardımıyla doğal kaynakların bozulmasını ve tükenmesini önlemek, çevreye verilen zararları en aza indirmek veya engellemek, çevreye duyarlı politikalar geliştirmek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayarak gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya yaratmak bu amaca katkı sağlamaktadır. Diğer yandan, enerji tüketiminin büyüme oranını azaltmak, ekonomik kalkınmayı artırmak ve doğal çevreye zarar vermeden veya doğal kaynakları tüketmeden toplumun ihtiyaçlarını karşılamak en önemli amaçlar arasında yer almaktadır (Bhardwaj ve Neelam, 2015, s. 1958). Yeşil teknoloji kullanılan hammaddelerin tekrar kullanımını sağlayan önemli bir teknolojidir. İlk başta yüksek maliyetli olsa da, uzun vadede büyük oranda tasarruf ve rekabet avantajı sağlar. Yeşil büyüme kavramı; döngüsel ekonomi, düşük karbon ekonomisi ve ekolojik ekonomiden farklı vurgulara sahip olsa da belirtilen terimlerle özü aynıdır. Yeşil büyüme; ekonomi, toplum ve doğal çevre arasındaki kapsamlı koordinasyon ve sürdürülebilir kalkınma anlayışını savunur (Loiseau ve diğerleri, 2016, s. 367). Bu nedenle yeşil büyüme, koordineli sosyo-ekonomik kalkınmayı, sosyal refahı iyileştirmeyi, istihdamı artırmayı, tüketim ve üretim kalıplarını değiştirerek kaynak tahsisi ve çevresel bozulma sorunlarını etkin bir şekilde çözmeyi amaçlayan sürdürülebilir bir ekonomik büyüme çerçevesinde önerilmektedir (Hao ve diğerleri, 2021, s. 2). Yazı yazılırken çeşitli kaynaklar incelenmiş; önemli olabilecek bilgiler sentezlenip, alıntılanarak en yalın şekilde aktarılmaya çalışılmıştır. Yeşil teknoloji konusu, son zamanlarda iklim değişikliğinden kaynaklı yaşanabilecek ekonomik ve sosyal sıkıntılar nedeniyle büyük önem kazanmıştır. Ülkelerin gündemine oturan yeşil teknoloji, başlangıçta maliyetli olsa da, uzun vadede sağladığı faydalardan ötürü şirketler ve ülkeler için bir yatırım aracı haline gelmiştir. Bulgular incelendiğinde, yeşil ekonomiye desteğin gelecekte daha da artacağı öngörülmektedir. Yeşil teknoloji, sanayi devriminden sonra oluşan kirlilik ve küresel ısınmanın yarattığı sorunlar kapsamında, ülkelerin küresel ısınmayı engellemek, doğayı koruyarak sürdürülebilir bir hayata geçiş yapmak için kullanabileceği bir araç haline gelmiştir. Günümüz dünyasında maliyetli bir çözüm olarak görünse de, zamanla sağlayacağı faydalar sayesinde maliyetin katlanılabilir olduğu düşünülmektedir. Referanslar Alternatif Politika. (Aralık 2017). İklim Değişikliği ve Enerji Özel Sayısı. Retrieved from https://alternatifpolitika.com/eng/site/vol/9/no/0/5-Demirtas-Yesil-Ekonomi-Politikalari.pdf Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 33, Sayı 1, Ocak 2024, ss. 33-48. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3586881 Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Duygular, Dilbilim ve Yapay Zekanın Etkileşimi: Anlayışlı Bir Yolculuk | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Duygular, Dilbilim ve Yapay Zekanın Etkileşimi: Anlayışlı Bir Yolculuk 02.05.24 Yazar: Merve Baran Duyguların, dilbilimin ve yapay zekanın (AI) entegrasyonu, insan duygusal zekası ile makine öğrenimi arasındaki boşluğu kapatma yolunda hızla gelişen bir araştırma alanıdır. Bu makale, özellikle AI'nin dil analizi yoluyla insan duygularını nasıl yorumladığını ve buna nasıl tepki verdiğini kapsayan bu alanlar arasındaki karmaşık etkileşimi keşfetmektedir. Çalışma, mevcut araştırma durumunu, metodolojileri, bulguları ve sınırlamaları gözden geçirir ve duygusal olarak farkında olan AI sistemlerinin gelecekteki etkilerini tartışır. Bu keşif, AI teknolojisini insan duygusal durumlarına daha duyarlı ve hassas bir şekilde ilerletmek için hayati öneme sahiptir. Duygusal zeka, dilbilimsel karmaşıklık ve yapay zeka arasındaki yakınsama, teknoloji alanında benzersiz bir meydan okuma ve fırsat sunmaktadır. Bu deneme, AI sistemlerinin dil yoluyla insan duygularını nasıl yorumladığı ve taklit ettiği, bu alanda uygulanan metodolojiler, önemli bulgular ve bu tür ilerlemelerden kaynaklanan etik düşünceleri incelemektedir. Bu çalışma için araştırma metodolojisi, duyguların, dilbilimin ve yapay zekanın (AI) entegrasyonuna dair içgörüler elde etmek için sistematik bir literatür taraması kullanılarak nitel bir yaklaşımda temellendirilmiştir. Bu, akran değerlendirmesinden geçmiş akademik makaleler, teknik raporlar, endüstri analizleri ve ana metinlerin kapsamlı bir incelemesini içermiştir. AI sistemlerinin metin ve vokal girdiler aracılığıyla insan duygularını nasıl tanıdığı ve yorumladığına dair çalışmaları keşfetmek. Bu, algoritmik yaklaşımları, makine öğrenimi tekniklerini ve duygu tanıma konusunda yapılmış vaka çalışmalarını gözden geçirmeyi içermiştir. AI'da dilbilimin rolünü vurgulayan araştırmaları incelemek, özellikle AI sistemlerine insan dilinin nüanslarını ve karmaşıklıklarını anlamayı öğretmek. Bu, doğal dil işleme (NLP), semantik analiz ve empatik konuşma ajanlarının geliştirilmesi üzerine yapılan çalışmaları içermiştir. Duygu farkında olan AI sistemlerinin etik sonuçlarını incelemek, gizlilik endişeleri, veri güvenliği ve duygusal verilerin kötüye kullanılma potansiyeline odaklanmak. AI etiği, veri koruma ve insan hakları gibi disiplinlerarası alanlardan literatür, geniş toplumsal etkileri anlamak için gözden geçirilmiştir. Metodoloji, duygusal olarak zeki AI sistemlerinin mevcut durumu ve gelecek perspektiflerine kapsamlı bir bakış sunmak amacıyla tasarlanmıştır, teknolojik ilerlemeler ve etik düşünceler arasında dengeli bir perspektif sağlamaktadır. AI, insan duygularını tanımada önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Örneğin, Picard (2000), AI'nin dilbilimsel ipuçlarını ve vokal tonlamalarını analiz eden algoritmalar aracılığıyla konuşma ve metinden duyguları ayırt edebileceğini göstermiştir. Bu ilerlemeler, müşteri hizmetleri botları, terapötik yardımcılar ve etkileşimli öğrenme araçları gibi uygulamalar için hayati öneme sahiptir. Dilbilim, AI sistemlerini daha insan benzeri hale getirmede hayati bir rol oynamaktadır. Cambria ve diğerleri (2014), NLP tekniklerinin dildeki duygusal içeriği analiz ederek AI'nin empatik olarak yanıt vermesini sağladığını vurgulamıştır. Bu, çeşitli alanlardaki insan-AI etkileşimlerinin kalitesini artırma potansiyeline sahiptir. Duyguların AI'ye entegrasyonu önemli etik kaygılar doğurur. Robbins ve Wallace (2019), gizlilik, veri güvenliği ve duygusal verilerin kötüye kullanılma potansiyelinin ele alınmasının önemini tartışmıştır. Bu kaygılar, AI gelişiminde sağlam etik çerçeveler ve düzenlemelerin gerekliliğini vurgular. Duygu tanıma algoritmalarının doğruluğunu artırmak birincil bir hedeftir. Bu, AI'nin karmaşık duygusal durumları ve ince dilbilimsel ipuçlarını daha iyi yorumlamasını geliştirmeyi içerir. Daha geniş bir diller ve diyalektler yelpazesini anlayıp işleyebilecek sofistike NLP algoritmalarının geliştirilmesi esastır. Riek (2019) tarafından önerildiği gibi, etik sonuçları ele almak ve duygu farkında olan AI sistemlerinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesini sağlamak için disiplinlerarası işbirlikleri hayati öneme sahiptir. Duyguların, dilbilimin ve AI'nin entegrasyonu, insan-bilgisayar etkileşimlerini devrim niteliğinde değiştirecek önemli bir potansiyele sahiptir. Adreslenmesi gereken zorluklar olmasına rağmen, bu alandaki ilerlemeler, çeşitli uygulamalar için umut verici fırsatlar sunmaktadır, bu da sürekli araştırma ve etik uyanıklık ihtiyacını vurgulamaktadır. Referanslar E. Cambria, B. Schuller, Y. Xia, and C. Havasi, "New Avenues in Opinion Mining and Sentiment Analysis," IEEE Intelligent Systems, vol. 28, no. 2, pp. 15-21, Mar.-Apr. 2013. E. Hovy and J. Lavid, "Towards a ‘Science’ of Corpus Annotation: A New Methodological Challenge for Corpus Linguistics," International Journal of Translation, vol. 22, no. 1, pp. 13-36, 2010. L. D. Riek, "Healthcare Robotics," Communications of the ACM, vol. 60, no. 11, pp. 68-78, Nov. 2017. R. Picard, "Affective Computing," MIT Press, 2000. R. W. Levenson, P. Ekman, and W. V. Friesen, "Voluntary Facial Action Generates Emotion-Specific Autonomic Nervous System Activity," Psychophysiology, vol. 27, no. 4, pp. 363-384, 1990. S. Robbins and M. Wallace, "The Last Asylum: A Memoir of Madness in Our Times," University of Chicago Press, 2019. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Yapay Zeka ve İklim Krizi: Akıllı Çözümlerle Karbon Ayak İzini Azaltmak

    b725077c-500b-470a-b078-93c8fd92e4e0Yapay zeka, iklim değişikliğiyle mücadelede enerji verimliliği, ulaşım optimizasyonu, tarımsal faaliyetler ve hava kirliliği yönetimi gibi alanlarda önemli çözümler sunarak karbon ayak izini azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması için altyapı, maliyet ve etik zorluklar gibi engellerin aşılması gerekmektedir. Önceki Makale Sonraki Makale Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Yapay Zeka ve İklim Krizi: Akıllı Çözümlerle Karbon Ayak İzini Azaltmak 11.03.25 Yazar: Tuğçe Vural Yapay zeka, iklim değişikliğiyle mücadelede enerji verimliliği, ulaşım optimizasyonu, tarımsal faaliyetler ve hava kirliliği yönetimi gibi alanlarda önemli çözümler sunarak karbon ayak izini azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması için altyapı, maliyet ve etik zorluklar gibi engellerin aşılması gerekmektedir. İklim değişikliği, dünya genelinde giderek artan bir sorun haline gelmekte ve insanlığın geleceği üzerindeki etkisi her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir. Atmosfere salınan sera gazlarının çoğunluğu enerji, ulaşım ve tarım gibi temel sektörlerden kaynaklanmaktadır. Bu durum, sürdürülebilir çözümler geliştirme zorunluluğunu gündeme getirmiştir. Son yıllarda, teknolojik yeniliklerin çevresel sorunlarla mücadelede nasıl kullanılabileceği konusu büyük ilgi görmektedir. Özellikle yapay zekâ, geniş veri kümelerini analiz etme, eğilimleri tahmin etme ve yenilikçi çözümler geliştirme kapasitesi ile bu alanda önemli bir potansiyele sahiptir. Yapay zekâ, mevcut sorunları anlamaya yardımcı olmakla beraber çevreye duyarlı uygulamaları da teşvik etmektedir. Enerji tasarrufundan ulaşım planlamasına, atık yönetiminden tarım uygulamalarına kadar geniş bir alanda yapay zekânın sunduğu fırsatlar, karbon ayak izini azaltma yolunda etkili araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu teknolojinin kullanımı, yalnızca teknik bir konu olmamakla beraber aynı zamanda ekonomik, sosyal ve etik boyutları ile de ele alınması gereken bir alandır. Bu makale, YZ’nin iklim değişikliğiyle mücadelede nasıl bir rol oynayabileceğini ve bu teknolojinin çevresel sürdürülebilirliğe katkılarını kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Yapay zekâ ile iklim değişikliği arasındaki ilişki akademik literatürde son yıllarda hızla önem kazanan bir araştırma konusu haline gelmiştir. Yapılan çalışmalar, yapay zekânın enerji yönetiminden çevre kirliliğini izlemeye kadar birçok alanda kullanılabileceğini göstermektedir. Örneğin Google, veri merkezlerinde kullandığı yapay zekâ algoritmaları ile enerji tüketimini %30’a varan oranlarda azaltmayı başarmıştır. Bu uygulama, büyük miktarda veri toplayarak sistemlerin enerji ihtiyaçlarını analiz etmekte ve bu doğrultuda gerekli ayarlamaları yapmaktadır. IBM’in Green Horizon Projesi ise hava kirliliği tahmini yaparak şehir planlamasında karar alıcıları desteklemektedir. Bu projede, yapay zekânın karmaşık veri setlerini işleyerek hava kalitesine yönelik senaryolar üretmesi, çevresel sürdürülebilirlik açısından dikkat çekici bir örnek oluşturmaktadır. Ayrıca döngüsel ekonomi bağlamında yapay zekâ algoritmaları, atık yönetimi süreçlerini optimize etmekte, geri dönüşüm oranlarını artırmakta ve doğal kaynakların korunmasına ise katkıda bulunmaktadır. Örneğin, atık sınıflandırma işlemlerinde kullanılan görüntü işleme teknolojileri ise geri dönüşüm süreçlerinin hızlanmasını ve verimliliğin artmasını sağlamaktadır. Diğer taraftan, tarım sektöründe hassas tarım uygulamaları, yapay zekâ destekli sensörler ve algoritmalar aracılığı ile su, gübre ve enerji kullanımını azaltmayı mümkün kılmaktadır. FAO’nun raporlarına göre, bu tür uygulamalar hem çevresel etkileri azaltmakta hem de tarımın verimliliğini artırmaktadır. Son olarak, yapay zekânın yenilenebilir enerji kaynaklarının yönetiminde sunduğu avantajlar da literatürde geniş yer bulmaktadır. Akıllı enerji şebekeleri, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi kaynakların değişkenliğini dengeleyerek enerji üretiminde daha istikrarlı bir sistem oluşturulmasına olanak tanımaktadır. Bu tür uygulamalar, karbon salınımının azaltılmasına doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu bulgular, yapay zekânın iklim kriziyle mücadelede yalnızca bir araç değil aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın da ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermektedir. Ancak, bu teknolojilerin yaygınlaşması için teknik, ekonomik ve etik zorlukların da ele alınması gerekmektedir. Yapay zekanın iklim değişikliği ile mücadelede sağladığı somut faydalar şu başlıklar altında incelenebilir: Enerji Verimliliği: Akıllı enerji yönetim sistemleri, tüketim alışkanlıklarını analiz etmekte ve enerji tasarrufu sağlamaktadır. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, yapay zekanın algoritmalarıyla daha etkili bir şekilde optimize edilebilmektedir. Ulaşım ve Lojistik: Trafik akışını düzenlemek ve karbon salınımını azaltmak için kullanılan rota optimizasyon sistemleri ise fosil yakıt kullanımını önemli ölçüde düşürmektedir. Tarımsal Faaliyetler: Hassas tarım uygulamalarıyla yapay zekâ, gübre ve su kullanımını en aza indirerek tarım sektöründeki çevresel etkileri de azaltmaktadır. Hava Kirliliği Yönetimi: Yapay zekâ, hava kalitesini tahmin etmek ve bu doğrultuda şehir planlamasını iyileştirmek için de etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Yapay zekanın çevresel sürdürülebilirlik alanındaki potansiyeli oldukça geniş olsa bile bazı sınırlamalar dikkat çekmektedir. Öncelikle, yapay zekâ uygulamalarının kendisi de yüksek enerji tüketimine ihtiyaç duyabilmekte ve bu durum da karbon ayak izinin azalmasını zorlaştırabilir. Diğer bir sorun, bu tür teknolojilere erişim maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde altyapı eksikliği nedeni ile yapay zekâ çözümlerinin uygulanması güçleşebilmektedir. Ayrıca, yapay zekanın karar alma süreçlerinde etik ve toplumsal kaygılar da tartışmaya açık konular arasında yer almaktadır. Bu zorluklara rağmen, yapay zekâ destekli projeler, doğru şekilde planlanır ve uygulanır ise çevresel faydalar sunmaya devam edebilir. Yapay zekâ, iklim değişikliği ile mücadelede güçlü bir müttefik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojinin etkin kullanımı, karbon salınımını azaltmak ve doğal kaynakların ise daha verimli kullanılmasını sağlamak için büyük fırsatlar sunmaktadır. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilmesi için belirli stratejilere ihtiyaç vardır: Yenilenebilir enerji kaynaklarının, yapay zekâ tabanlı sistemler ile entegre edilmesi teşvik edilmelidir. Yapay zekâ ile enerji tüketimini azaltan yenilikçi çözümler geliştirilmelidir. Gelişmekte olan ülkeler için uygun maliyetli yapay zeka uygulamaları tasarlanmalı ve bu teknolojilerin yaygınlaşması sağlanmalıdır. Yapay zekâ uygulamalarının etik ve yasal çerçevelerle desteklenmesi sağlanmalıdır. Sonuç olarak, yapay zekanın çevre dostu bir geleceğe katkı sağlama potansiyeli oldukça yüksektir. Bu teknolojinin doğru yönlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Referanslar: Smith, J., & Johnson, R. (2023). Artificial Intelligence for Sustainable Development . Google AI Research. (2022). Energy Optimization in Data Centers . IBM Research. (2021). Green Horizon Project Overview . UN Climate Change. (2022). The Role of Technology inAddressing Climate Change . Teknoloji ve Sürdürülebilirkik/Çevre Son Yazılar 11.03.25 Yapay Zeka ve İklim Krizi: Akıllı Çözümlerle Karbon Ayak İzini Azaltmak Yapay zeka, iklim değişikliğiyle mücadelede enerji verimliliği, ulaşım optimizasyonu, tarımsal faaliyetler ve hava kirliliği yönetimi gibi alanlarda önemli çözümler sunarak karbon ayak izini azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması için altyapı, maliyet ve etik zorluklar gibi engellerin aşılması gerekmektedir. Daha Fazla 14.01.25 Self-Healing Concrete: İnşaat Malzemelerinde Devrimsel Bir Yaklaşım Kendini iyileştiren beton, çatlakları süreç içerisinde onararak yapıların dayanıklılığını artıran ve bakım maliyetlerini azaltan yenilikçi bir malzemedir. Otojen iyileşme, kapsülleme ve bakteriyel iyileşme gibi mekanizmalar ile çalışan bu beton türü, inşaat sektöründe sürdürülebilirliği teşvik etmektedir. Daha Fazla 26.11.24 Döngüsel Ekonomi ve Atık Azaltma Döngüsel ekonomi, kaynakların yeniden kullanımı ve atık azaltma yoluyla sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleyen bir modeldir. Bu yaklaşım, geri dönüşüm, tüketici bilinci ve hükümet politikaları gibi stratejilerle çevresel etkileri minimize etmeyi amaçlamaktadır. Daha Fazla 15.10.24 Akıllı Şehirler ve Sürdürülebilirlik: Geleceğin Şehirleri İçin Bir Yol Haritası Bu makale, akıllı binaların enerji verimliliği, su tasarrufu ve çevre dostu malzeme kullanımı gibi unsurlarla sürdürülebilir inşaat üzerindeki etkilerini incelemektedir. Akıllı teknolojilerin çevresel etkileri azaltır iken yaşam kalitesini artırdığı fakat yüksek maliyetler ve gerekli bilgi birikimi gibi zorlukları doğurduğu vurgulanmaktadır. Daha Fazla 22.07.24 Karbon Nötr Beton ve Malzemeler: İnşaat Sektörünün Geleceği Bu makale, karbon nötr betonun tanımını, üretim tekniklerini ve çevresel etkilerini incelemektedir. Literatürde, karbon nötr betonun üretiminde karbon yakalama ve depolama teknolojileri, düşük karbonlu bağlayıcılar ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımına yer verilmiştir. Daha Fazla 08.07.24 Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) Teknolojileri Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri, fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan CO2'yi yakalayıp depolayarak iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlamaktadır. Bu makale, CCS teknolojilerinin temel prensiplerini, literatürünü ve gelecekteki potansiyelini incelemektedir. Daha Fazla

  • Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri 07.07.25 Yazar: İrem Erdönmez Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Bir milleti diğer milletlerden ayıran en önemli karakteristik özelliklerden ilk ikisi kültürü ve dildir. Dillerin oluşumunda, gelişiminde ve değişmesinde görev alan, bir millete ait özerkliklerin adına kültür diyorsak bu özelliklerin nesillerden nesillere aktarımı diller dediğimiz sistemli yapılar sayesinde olmaktadır. Bu sistemli yapıların oluşumunda yer alan kültür canlı bir varlıktır. Bir millete ait insanların, yıllar içinde sosyolojik, psikolojik veya politik gibi birçok etkenin değişimiyle yaşanılan döneme göre uyum sağlama kaygısıyla toplumdaki bireylerde değişimler gözlenebilmektedir. Bu değişimler, doğrudan bir milleti birçok açıdan etkilediğinde, yaşam şekilleri ve düşünme şekillerini değiştirebileceğinden dolayı kültürün üstünde olumlu veya olumsuz değişiklikleri beraberinde getirebilmektedir. Günümüzde bu değişikliğin önderliğini yapan en önemli etken ise teknolojinin ürünleri olan sosyal medya vb. gereçlerdir. Bu tip mecralar sayesinde insanların başka kültürlerden etkilenmeleri kaçınılmaz olmuştur. Kültürü etkileyen bu sosyal medya araçlarının dolaylı veya direkt olarak dillerin üzerinde de etkisi olduğu söylenebilmektedir. Bu değişimlerin olumlu veya olumsuz oluşu ise insanların sosyal medya araçlarında ulaştıkları bilgilerin niteliği ve bu bilgilerin kişilerce nasıl işlendiğine göre değişim gösterebilmektedir. Kültürü etkileyen birçok etkenlerden biri için teknolojinin ögeleri örnek olarak gösterilebilmektedir. Ancak bu etkenlerden kaynaklanan değişimler bir anda gerçekleşmesi ön görülemez. Kültürlerin değişimi daha çok yaşanılan çağa ve döneme göre uyum sağlama olarak düşünülebilse de teknolojinin gelişiminin uzantısının ön görülemez olması nedeniyle kültürlerin ve dolayısıyla dillerin de etkilenme oranları şu an için belirsizliğini korumaktadır. Ancak teknolojinin ileride sunabileceği imkanlar üzerine yapılan tahminler çerçevesinde kültürün ve dillerin sonraki dönemlerde daha farklı biçimde ve daha çeşitli yönlerle etkilenebileceği öngörülebilmiştir. (Dimitrios Karakoulas, 2023) makalesinde yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin insan toplumunu nasıl temelden değiştirdiğini vurgulayarak teknolojinin, kültürün temel unsuru olan dil üzerindeki önemli etkisini vurgularken (Dominguez-Trejo) yazısında, teknolojinin iletişimi nasıl daha hızlı ve daha verimli hale getirdiğini, emojiler ve kısaltmalar gibi yeni dil biçimlerinin geliştirilmesine yol açtığını tartışırken, aynı zamanda yazım denetleyicilere ve otomatik düzeltmeye güvenmenin dil becerileri üzerindeki olası olumsuz etkilerine de dikkat çekilmiştir. (Alsaleh, 2024) ait makalede teknolojinin küresel yayılmasının nasıl kültürel homojenleşmeye yol açabileceğini ve potansiyel olarak yerel gelenekleri ve uygulamaları tehdit edebileceğini incelemesinin yanında (Beaumont, 2021) makalesinde ise teknolojinin dili sağlıklı ve doğal bir şekilde geliştirdiğini öne sürüyor ve gözlemlenen değişikliklerin yazılı iletişimin ortaya çıkışıyla başlayan dil geleneğinin bir parçası olduğu savunulmuştur. (McLuhan, 1962) kitabında kitle iletişim araçlarının, özellikle de matbaanın Avrupa kültürü ve insan bilinci üzerindeki etkilerini analiz ediyor, "küresel köy" gibi kavramları tanıtıyor ve teknolojilerin insan algısını ve toplumsal yapıları nasıl yeniden şekillendirdiğini tartışıyor. Teknolojik imkanların sunduğu araçların kültürü ve dilleri nasıl etkilediğini, aralarındaki etkileşimlerin yönünü ve bu etkileşimden kaynaklanabilecek sonuçların tahminlerini değerlendirebilmek için bu makalede nitel analizlere, makalelerin incelenmesine ve gözlemlere başvurulmuştur. Bu etkileşimlerin, kültür ve dil üzerinde bıraktığı izlerin derinliğinden ve kalıcılığından söz edebilmek için raporlara ve konu üzerinde yapılmış uzmanların görüşlerinin sentezlerinden yararlanılmıştır. Sosyal medyayı kullanan aktif kullanıcılar üzerinde yapılan gözlemlere dayanarak, bu kullanıcıların sosyal medya öncesinde sahip oldukları çevrenin bu araçlar ile genişletilmesi sayesinde, ait oldukları kültürlerin birbirleriyle etkileşimi kaçınılmaz olmuştur. Bu etkileşimlerin sayesinde insanların kullandıkları günlük dillerinin içine yeni kelimeler eklenmiş veya benimsenmiş kültür öğelerinin dönemle örtüşmediği gerekçesiyle kullanımları ve yaygınlığı azalmıştır. Kullanılan yeni kelimelerin veya eskimiş kültürel öğelerin yaygınlığının azalmasının yol açacağı olumlu veya olumsuz nedenler üzerindeki tahminler bu değişimlerin milletler arasındaki ortak kültürel hazine oluşumlarının birer başlangıcı olduğunu, eskiyen kültürel öğelerin tamamen kaybolmadığını sadece döneme uyum sağladığını düşünürken bazı uzmanlar ise kültür üzerinde yapılacak herhangi bir değişimin dil üzerinde nesiller sonra öngörülemez sonuçlar doğurabilmesinden kaynaklanan endişelerini tasvir etmişlerdir. Kültürler her dönemde çağa uyum sağlamak için değişimler gösterseler bile bu kültür hazinelerinin doğru şekilde muhafaza edilmesiyle yozlaşmanın önüne geçinilebileceği savunulmuştur. Ancak hangi öğelerin korunması gerektiği ve konunun soyut bir tarafının olmasından dolayı yozlaşmanın önünü de açabilmesi ön görülmektedir. Teknolojinin sunduğu imkanların, kültüre ve dolayısıyla dillerin üzerindeki etkilerinin öngörülemez olmasıyla birlikte internet ortamında var olan sanal ortak bir kültürün de oluştuğu inkar edilemez bir gerçektir. Referanslar: Alsaleh, A. (2024, Aralık 30). The impact of technological advancement on culture and society. Scientific Reports . Beaumont, N. (2021, Şubat 11). The impact of technology on the words we use. harvard.co.uk . Dimitrios Karakoulas, K. T. (2023, Kasım 1). The Crucial Impact of Technology on Language and Culture. ResearchGate . Dominguez-Trejo, J. (tarih yok). Technology's Impact on Language. Greenfield High School . McLuhan, M. (1962). The Gutenberg Galaxy: The Making of Typographic Man. Kanada: University of Toronto Press. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Dijital Uçurum: Dil Teknolojileri Dilsel Eşitsizliklerini Nasıl Güçlendirir veya Köprü Bağlar?

    Dijital çağda çeviri uygulamaları ve yapay zeka destekli dil araçları gibi teknolojiler, baskın dillerin lehine gelişerek dil toplulukları arasındaki uçurumu genişletebilirken, aynı zamanda azınlık dillerinin korunmasına da katkıda bulunabilir. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Dijital Uçurum: Dil Teknolojileri Dilsel Eşitsizliklerini Nasıl Güçlendirir veya Köprü Bağlar? 18 Temmuz 2024 Yazar: Merve Baran Dijital çağda çeviri uygulamaları ve yapay zeka destekli dil araçları gibi teknolojiler, baskın dillerin lehine gelişerek dil toplulukları arasındaki uçurumu genişletebilirken, aynı zamanda azınlık dillerinin korunmasına da katkıda bulunabilir. Hızla dijitalleşen dünyamızda, çeviri uygulamaları, konuşma tanıma sistemleri ve yapay zeka destekli dil öğrenme araçları gibi dil teknolojileri, günlük hayata giderek daha fazla dahil oluyor ve benzersiz bağlantı ve erişilebilirlik vaat ediyor. Ancak teknolojik ilerlemenin bu yüzeyinin altında daha az görünür ama önemli bir sorun yatıyor: dildeki dijital uçurum. Bu ayrım yalnızca teknolojik erişimdeki bir açığı temsil etmiyor, aynı zamanda dilsel temsildeki eşitsizlikleri de vurguluyor. İngilizce, Mandarin Çincesi ve İspanyolca gibi başlıca diller, dil teknolojilerinden katlanarak artan faydalar görmüş, iletişimi önemli ölçüde kolaylaştıran ve küresel bilgiye erişimi genişleten gelişmelerden yararlanılmıştır. Bu makale, dil teknolojilerinin bu dilsel eşitsizlikleri nasıl güçlendirebileceğini ve köprüleyebileceğini keşfetmeyi, bu dijital uçurumun sosyal sonuçlarını incelemeyi ve teknolojiyi tüm dilsel topluluklar için daha kapsayıcı hale getirmeyi amaçlayan girişimleri araştırmayı amaçlamaktadır. Bu dinamikleri anlayarak, teknolojinin yalnızca eşitsizlikleri sürdürmekle kalmayıp aynı zamanda dilsel açıdan daha kapsayıcı bir küresel toplumu teşvik etme potansiyelini daha iyi kavrayabiliriz. Dil teknolojilerinin genişlemesi küresel iletişimi önemli ölçüde etkilemiştir, ancak bu büyüme eşitsiz bir şekilde dağılmıştır, baskın dillerin lehinedir ve potansiyel olarak dil toplulukları arasındaki uçurumu genişletmektedir. Crystal (2003) tarafından yapılan ufuk açıcı bir çalışma, İngilizcenin dijital gelişmelerden kazandığı büyük avantajı tartışıyor ve çevrimiçi içeriğin önemli bir çoğunluğunun İngilizce olarak mevcut olduğunu, bunun da anadili İngilizce olanlara ve dili akıcı konuşanlara orantısız bir şekilde fayda sağladığını belirtiyor. Benzer şekilde Tsui ve ark. (2017), büyük teknoloji şirketlerinin, dilsel azınlıkları göz ardı ederek öncelikle yaygın olarak konuşulan diller için dil araçları geliştirdiğini detaylandırıyor. Bu eşitsizlik, teknolojik ilerlemelerin mevcut dilsel hiyerarşileri sürdürdüğü bir döngünün altını çiziyor. Azınlık dillerinin dijital alanlarda yeterince temsil edilmemesi de bir başka kritik endişe kaynağıdır. Aiken ve Paolillo'ya (2006) göre, bu dillere yönelik teknolojik desteğin olmayışı, yalnızca bu dilleri konuşanların bilgiye erişimini sınırlamakla kalmıyor, aynı zamanda dilin hayatta kalmasını ve gelişimini de etkiliyor. Cunliffe ve ark. (2013), dijital dışlanmanın yerli diller üzerindeki etkisine ilişkin kapsamlı bir inceleme sunmakta ve dil teknolojilerinin yokluğunun kültürel erozyona katkıda bulunduğu çeşitli vaka çalışmalarının altını çizmektedir. Dil teknolojilerinin dilsel eşitsizlikleri nasıl güçlendirdiğini veya köprülediğini araştırmak için bu makale, nitel içerik analizini ikincil veri kaynaklarının incelemesiyle birleştiren karma yöntemli bir yaklaşım kullanıyor. Bu metodoloji, dil teknolojilerindeki dijital uçurumun hem ampirik hem de teorik boyutlarının kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için seçilmiştir. Birincil yöntem, Belirli teknolojilerin dil topluluklarını nasıl etkilediğini incelemek için nitel analiz yapılabilir. Dil teknolojilerinin eğitim ortamlarında uygulanmasına, yapay zeka destekli dilin korunmasına ve çeviri hizmetlerine odaklanılabilir. Bu teknolojilerin dilin korunması ve erişilebilirliği üzerindeki sonuçları ve uzun vadeli etkileri değerlendirilebilir. Dilbilim, teknoloji geliştirme ve dil politikası alanında az sayıda uzmanla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler uygulanabilir. Katılımcılar teknoloji ve dilin kesişimindeki akademik ve mesleki deneyimlerine göre seçilecektir. Görüşmeler görüntülü görüşme yoluyla yapılabilecek ve yaklaşık 30-45 dakika sürecektir. Sorular, dil teknolojilerinin dilsel boşlukları kapatmadaki zorlukları ve potansiyelleri hakkında uzmanların görüşlerini ortaya çıkarmak için tasarlanacaktır. Röportajlar yazıya geçirilebilir ve teknoloji aracılığıyla dilsel eşitliğin geliştirilmesine ilişkin içgörüler ve uzman görüşleri elde etmek için tematik analiz uygulanabilir. Özellikle görüşmelerden elde edilen tüm verilerin gizlilik ve bilgilendirilmiş onam ile ilgili etik standartlara uygun olması sağlanmalıdır. Final makalesinde tüm katılımcılar anonim hale getirilecektir. • Yeterince temsil edilmeyen bazı diller veya dil teknolojisinin belirli yönleri hakkında literatür taramasının kapsamlılığını çarpıtabilecek sınırlı araştırma mevcut olabilir. • Daha derin analiz için seçilen vaka çalışmaları, farklı dil topluluklarında dil teknolojileriyle ilgili daha geniş kapsamlı deneyimleri temsil etmeyebilir. Bu durum bulguların genellenebilirliğini sınırlayabilir. • Yapay zeka ve dil işleme için kapsamlı veri toplamak, gizlilik endişeleri, özel teknolojiler veya belirli dillerdeki kaynakların eksikliği nedeniyle kısıtlanabilir. Kanıtlar muhtemelen dil teknolojilerinin ağırlıklı olarak yaygın olarak konuşulan dilleri tercih ettiğini, azınlık ve yerli dillerin yeterince temsil edilmediğini gösterecektir. Bu eğilim, daha az baskın dilleri konuşanların teknolojik avantajlara erişimini sınırlayarak mevcut dilsel eşitsizlikleri daha da kötüleştiriyor. Bulgular muhtemelen dilin korunmasını ve yeniden canlandırılmasını desteklemek için yapay zeka kullanmanın hem potansiyelini hem de zorluklarını vurgulayacaktır. Yapay zeka, çeviriyi otomatikleştirme ve azınlık dilleri için eğitim kaynakları oluşturma konusunda önemli ilerlemeler sağlayabilir, ancak bunun etkinliği, verilerin kullanılabilirliği ve yapay zeka modellerindeki doğal önyargılar nedeniyle sınırlıdır. Uzmanlarla yapılan görüşmelerin, dilsel çeşitliliği teşvik etmede kapsayıcı politikaların ve yenilikçi teknolojilerin gerekliliğini güçlendirmesi bekleniyor. Ayrıca, yeterince temsil edilmeyen dilleri desteklemek için teknolojiden yararlanmaya yönelik en iyi uygulamalara ilişkin yeni bilgiler de sunabilirler. Doğası gereği kapsayıcı olan ve çeşitli dilsel girdilerden öğrenme yeteneğine sahip yapay zeka modellerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Araştırma aynı zamanda daha az açıklamalı veri gerektiren denetimsiz ve yarı denetimli öğrenme modellerini de keşfetmeli ve bu modelleri düşük kaynaklı diller için daha uygun hale getirmelidir. Teknoloji şirketlerinin ürünlerine azınlık dillerini dahil etmesini gerektiren politikaların savunulması, dijital dilsel uçurumun azaltılmasına yardımcı olabilir. Politika önerileri aynı zamanda çok dilli eğitimin ve azınlık dillerini de içeren dijital okuryazarlık programlarının teşvik edilmesine de odaklanabilir. Gelecekteki araştırmalar dilbilimciler, bilgisayar bilimcileri, sosyologlar ve politika yapıcılar arasında disiplinler arası işbirliğini teşvik etmelidir. Bu işbirliği, teknolojik açıdan uygulanabilir ve kültürel açıdan duyarlı yenilikçi çözümleri teşvik edebilir. Sonuç olarak bu makale, dil teknolojilerinin dilsel eşitsizlikleri sürdürme veya azaltmadaki ikili rolünü aydınlattı. Bu teknolojiler genellikle baskın dilleri destekleyerek dijital uçurumu genişletirken, aynı zamanda iyi hedeflenmiş girişimler yoluyla dilsel çeşitliliği teşvik etme potansiyeli de taşıyor. Veri toplama ve etik dağıtım gibi tartışılan zorluklar, gerçek dilsel eşitliği sağlamanın karmaşıklığının altını çiziyor. İleriye dönük olarak, politika, teknoloji ve dilbilim alanındaki paydaşların işbirliği yapması ve dil teknolojilerindeki ilerlemelerin küresel iletişimi kapsayıcı bir şekilde geliştirmesini sağlaması önemlidir. Bu fırsatların benimsenmesi, dil teknolojilerini dilsel ayrımları ortadan kaldıran araçlara dönüştürerek daha kapsayıcı bir dil ortamını teşvik edebilir. Referenslar Aiken, M., & Paolillo, J. (2006). Linguistic Diversity and the Internet: The Relationship between the Internet and the Number of Languages. Sociolinguistica. Bird, S. (2020). Natural Language Processing for the Long Tail of Languages. Computing Research Repository, arXiv preprint arXiv:2005.00052. Crystal, D. (2003). English as a Global Language. Cambridge University Press. Cunliffe, D., Morris, D., & Prys, C. (2013). Minority Languages and the Internet: New Threats, New Opportunities. Multilingual Matters. Kornai, A. (2013). Digital Language Death. PLoS ONE, 8(10), e77056. Tsui, A.B.M., Tollefson, J.W., & Sylvén, L.K. (2017). Language Policy, Culture, and Identity in Asian Contexts. Routledge. Teknoloji ve Dil Son Yazılar 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 1/1/2035 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla

  • Şeffaf Finans Dünyası:Regtech

    RegTech, finans sektöründe düzenleyici uyumluluk, veri analizi ve kimlik doğrulama gibi alanlarda düşük maliyetli ve etkili çözümler sunarak şeffaflık ve istikrar sağlamaktadır. Aynı zamanda zamandan tasarruf ve itibar kaybını önleme gibi avantajlarla bankacılık sektörünün vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Şeffaf Finans Dünyası:Regtech 04.02.25 Yazar: Nursima Çalış RegTech, finans sektöründe düzenleyici uyumluluk, veri analizi ve kimlik doğrulama gibi alanlarda düşük maliyetli ve etkili çözümler sunarak şeffaflık ve istikrar sağlamaktadır. Aynı zamanda zamandan tasarruf ve itibar kaybını önleme gibi avantajlarla bankacılık sektörünün vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Dünyada hızla gelişen teknolojik yeniliklerle birlikte, finans ve bankacılık sektöründe de ciddi değişiklikler olmaktadır. Günümüzde kullanılan bulut sistemleri, yeni depolama hizmetleri için çeşitli algoritmalar kullanılmasını sağlamaktadır. Bu kadar fazla algoritma kullanımı düzenlemeye ihtiyaç duymaktadır. Günümüzde bu düzenleme, RegTech ile çok kolay bir şekilde sağlanmaktadır. 2008 yılında ortaya çıkan mali kriz sonrası bankacılık sektöründe ciddi değişiklikler olmuştur. Bu krizin ardından, küresel ve ulusal düzenleyiciler, gerçek zamanlı olarak ayrıntılı verilerin toplanmasını, analiz edilmesini ve raporlanmasını gerektiren bir düzenleyici rejim oluşturmuştur. Çok fazla rapor ve veri nedeniyle düzenleme işlemleri maliyetli hale gelmiştir. Bu bağlamda, düşük maliyetli bir çözüm sunması nedeniyle RegTech ilgi odağı olmuştur. RegTech, düzenleyici hükümlerin ürünler, hizmetler, iş modelleri, kontroller ve operasyonel prosedürler üzerindeki etkisini belirleyerek, finansal ve finansal olmayan düzenleyici riskleri kontrol etmeye ve yönetmeye yardımcı olan bir teknolojidir. Aynı zamanda düzenleyici uyumluluk raporlaması elde etmeye ve uyumlu iş sistemlerini ve verilerini etkinleştirmeye katkı sağlar. Basitçe söylemek gerekirse, RegTech, şirketlerin düzenleyici gerekliliklere uymasını sağlayan herhangi bir teknolojiyi ifade eder. Huge ve diğer araştırmacılar, mali krizden sonraki on yılda şu etkilerden bahsetmektedir: Düzenleyici para cezalarının kümülatif maliyeti 300 milyar doların üzerindedir; düzenleyici değişikliklerin hacmi %495 oranında artmıştır; yönetişime, düzenlemelere ve uyuma odaklanan çalışanların sayısı iş gücünün %10'undan fazladır. Birleşik Krallık'ta Finansal Yürütme Kurumu’nun (FCA) 2019 yılında verdiği cezaların toplamı yaklaşık 392 milyon sterlindir (FCA, 2019). Çevik finansal teknoloji geliştiren şirketler, yalnızca finansal şirketlerin düzenlemelere daha iyi uymasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda düzenleyicilerin ihtiyati düzenlemeleri daha iyi uygulamasına ve finansal kurumları denetlemesine de katkıda bulunabilir (Arner, Barberis ve Buckley, 2015). RegTech, finansal piyasaların daha şeffaf ve anlaşılabilir hale gelmesini sağlamaktadır (Arner, Barberis ve Buckley, 2017). RegTech yalnızca uyum süreçlerinde değil, aynı zamanda veri analizi, müşteri kimlik doğrulama ve raporlama gibi alanlarda da kullanılabilir (Deloitte, 2016). Bilgiler elde edilirken çeşitli akademik makaleler incelenmiş, bu bilgiler sentezlenerek en yalın şekilde ve içeriği değiştirilmeden aktarılmaya çalışılmıştır. RegTech, yalnızca tek bir alanda değil, birçok alanda katkı sağlayan bir sistemdir. Yasal yükümlülüklerden kimlik doğrulamasına kadar birçok konuda yardımcı olmaktadır. Maliyetinin düşük olması nedeniyle finans sektörünün vazgeçilmezi haline gelmiştir. RegTech, yalnızca maliyet avantajı değil, aynı zamanda zamandan tasarruf ve piyasa istikrarı gibi konularda da hayati önem taşımaktadır. Bir bankanın bakış açısından, uyumlu olmamak itibar kaybına, yatırımcı güveninin kaybına, cezalara, işlemlerin askıya alınmasına ve bankacılık lisansının kaybedilmesine yol açabilecek yaptırımlara neden olabilir (Chaikovska, 2019). Bu tür durumlar nedeniyle RegTech büyük önem arz etmektedir. RegTech, birçok alanda finans sektörüne fayda sağlamaktadır. RegTech’in düzenleme ve adaptasyon becerileri sayesinde, finans sektöründe bankaların çökmesinin önüne geçilmekte ve büyümelerine katkı sağlanmaktadır. RegTech, yalnızca bir alanda değil, birçok alanda finans sektörüne büyük avantajlar sağlamaktadır. Teknoloji ve bankacılık sektörünün birleşmesinden kaynaklanan depolama sıkıntıları, verilerin güvenliği, düzenlenmesi ve adaptasyonu gibi pek çok konu RegTech ile çözüme kavuşmuş ve kavuşmaya devam edecektir. Referanslar: Harvey, D. 2016. Bankalarda Dijital Dönüşüm: Denemeler, Fırsatlar ve Önemli Olana Dair Bir Rehber . Dijital Bankacılık Dergisi, 1(2), 136-145. Chaikovska, I. 2019. Avrupa Birliği'nde Bankacılık Denetim Otoritelerinin Yaptırım Eylemleri: Kriz Sonrası Bankacılık Düzenlemelerine Uyulmaması. Uluslararası Sanat ve Bilim Dergisi, 12(1), 107-112. FCA. 2019. FCA 2019 Para Cezaları . Finansal Davranış Otoritesi. Ekonomi ve İşletme Dergisi, Kasım-Aralık 2018. FinTech ve RegTech: Düzenleyiciler ve Bankalar Üzerindeki Etkisi . Toplumda Teknoloji, Şubat 2023. RegTech – İşletmeler için Potansiyel Faydalar ve Zorluklar . Arner, D. W., Barberis, J., & Buckley, R. P. 2017. Güncel Teknoloji ve Finans/Ekonomi Makaleleri 01.04.25 Güney Kore’nin Teknoloji Odaklı Ekonomik Kalkınma Süreci Güney Kore, 1960'lı yıllardan itibaren teknoloji odaklı ekonomik kalkınma politikaları uygulayarak, yabancı teknolojiyi benimseyip kendi üretimine entegre ederek büyük bir ekonomik büyüme sağlamıştır. Bu süreçte büyük holdinglerin AR-GE yatırımları ve teknoloji alanındaki yenilikçi adımlar, ülkenin küresel pazarda rekabetçi bir güç haline gelmesine yardımcı olmuştur. Daha Fazla 04.02.25 Şeffaf Finans Dünyası:Regtech RegTech, finans sektöründe düzenleyici uyumluluk, veri analizi ve kimlik doğrulama gibi alanlarda düşük maliyetli ve etkili çözümler sunarak şeffaflık ve istikrar sağlamaktadır. Aynı zamanda zamandan tasarruf ve itibar kaybını önleme gibi avantajlarla bankacılık sektörünün vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Daha Fazla 05.12.24 Merkez Bankalarının Dijital Para Birimine Geçişi Bu makalede, Merkez Bankası Dijital Para Sistemleri (CBDC) ve avantajları ile dezavantajları ele alınmaktadır. Özellikle dijital para sistemlerinin ekonomik etkileri, finansal sistemdeki dönüşüm ve potansiyel riskler üzerine bir analiz yapılmaktadır. Daha Fazla 30.10.24 Yeşil Teknolojiler Ve Ekonomik Çözüm Yeşil ekonomi, çevre üzerindeki olumsuz etkileri azaltarak sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ekonomik yaklaşımdır. Yeşil teknoloji ise çevre dostu üretim süreçleri ile enerji tasarrufu ve doğal kaynakların verimli kullanımını sağlayarak bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynar. Daha Fazla 25.08.24 Fiziksel Paranın Sanal Paraya Dönüşümü Fiziksel paradan sanal paraya geçiş süreci, teknolojik gelişmelerle birlikte hız kazanmış ve kripto paralar, hem ödeme hem de yatırım aracı olarak giderek daha fazla hayatımıza dahil olmaktadır. Gelecekte, sanal paraların daha da yaygınlaşacağı öngörülmektedir. Daha Fazla 07.07.24 E-Ticaretin Ülke Ekonomilerindeki Yeri E-ticaretin ekonomik büyüme, istihdam ve verimliliğe katkılarını incelerken; lojistik zorluklar ve sürdürülebilirlik sorunlarına da değinmektedir. Ayrıca, e-ticaretin geleneksel perakende sektöründe rekabet baskısı yarattığı vurgulanmaktadır. Daha Fazla

  • Teknoloji Ve Yapay Zeka Sağlık Hizmetlerini Nasil Etkiliyor? | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Teknoloji Ve Yapay Zeka Sağlık Hizmetlerini Nasil Etkiliyor? 27.06.24 Yazar: Neris Öncü Yapay zekanın sağlık hizmetlerini nasıl dönüştürdüğü ve teşhis, tedavi, ilaç geliştirme gibi alanlardaki etkileri incelenmiştir. Ayrıca, etik ve güvenlik sorunlarına dikkat çekilmiştir. Bu makalede, yapay zekanın sağlık hizmetlerini nasıl etkilediğini ve gelecekte ne gibi dönüşümler getirebileceğini inceleyeceğiz. Yapay zekanın tıp alanında çığır açan gelişmelere yol açtığı ve tanıdan tedaviye kadar geniş bir yelpazede uygulamaya sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, yapay zekanın sağlık hizmetlerini nasıl dönüştürdüğünü ve bu dönüşümün hastalar, doktorlar ve sağlık sistemleri için ne gibi anlamlar taşıdığını derinlemesine analiz etmektir. Sağlık hizmetleri, sürekli gelişen ve değişen karmaşık bir sistemdir. Yapay zeka sağlık hizmetlerinin daha erişilebilir, etkili ve kişiselleştirilmiş hale gelmesine yardımcı olma potansiyeline sahiptir. Yapay zeka algoritmaları, insan uzmanlardan daha hızlı ve daha doğru bir şekilde büyük miktarda veriyi analiz edebilir ve bu da doktorlara daha iyi karar vermede yardımcı olabilir. [1] Yapay zekanın sağlık hizmetlerindeki kullanımı ile ilgili çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Bir çalışmada, yapay zekanın radyoloji görüntülerini analiz ederek kanser gibi hastalıkları erken evrede tespit edebildiği gösterilmiştir. Başka bir çalışmada ise, yapay zeka destekli chatbotların hastaların semptomlarını değerlendirmede ve temel sağlık bilgisi sağlamada etkili olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, yapay zekanın genetik verilerin analizinde önemli rol oynadığı ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının geliştirilmesine imkan tanıdığı vurgulanmıştır. [2] Bunlara ek olarak Covid-19 döneminde Güney Kore normalde tasarlanması aylar süren test kitlerini yapay zeka yardımında bir kaç hafta içinde hazırlamayı başarmıştır. Bu yöntemle çok fazla insana koronavirüs testi yapan Güney Kore, enfekte olmuş insanları izole etmek konusunda erken davranma imkanına kavuşmuş oldu. Aynı şekilde Çin akciğer kanserini teşhis etmekte kullanılan yapay zeka uygulamalarını revize ederek binlerce koronavirüs şüphesi taşıyan vakanın tespiti için kullandı. YZ algoritmaları, cilt kanseri, meme kanseri ve diyabet gibi hastalıkları insan uzmanlardan daha yüksek doğrulukla teşhis edebilir (Ultralytics, 2024). Birçok araştırma, yapay zekanın özellikle tıbbi görüntülerin analizinde üstün performans gösterdiğini ortaya koymaktadır. YZ, her hastanın bireysel özelliklerine göre özel tedavi planları oluşturmak için kullanılabilir (Webtures, 2024). Genetik verilerin ve hasta geçmişinin analiz edilmesiyle, hastalara daha uygun ve etkili tedavi yöntemleri sunulabilir. YZ, yeni ilaç ve tedavilerin keşfedilmesini ve geliştirilmesini hızlandırmak için kullanılabilir (Oracle, 2021). Yapay zeka algoritmaları, büyük veri setlerini analiz ederek potansiyel ilaç adaylarını belirleyebilir ve klinik deney süreçlerini optimize edebilir. YZ, robotik cerrahi sistemlerinin kontrolünü daha da geliştirmek ve cerrahi prosedürlerin otomasyonunu artırmak için kullanılabilir (Dergipark, 2022). Bu, cerrahların daha hassas ve güvenli operasyonlar gerçekleştirmesine olanak tanır. Sanal asistanlar, hastalara tıbbi bilgi ve destek sağlayarak sağlık hizmetlerine erişimi artırabilir (Trdizin, 2022). Yapay zeka destekli chatbotlar, hastaların ilk değerlendirmelerinde ve basit tıbbi sorularına cevap vermede etkili olabilir. Bu çalışma, yapay zekanın sağlık hizmetlerine etkilerini inceleyen literatürdeki güncel araştırmaları kapsamlı bir şekilde gözden geçirmiştir. Veri toplama için, sağlık ve teknoloji alanındaki güvenilir çevrimiçi kaynaklar kullanılmıştır. Elde edilen bilgiler, tematik analiz yöntemiyle incelenmiş ve sentezlenmiştir. · Yapay zeka algoritmaları, radyoloji görüntülerini ve diğer tıbbi verileri analiz ederek hastalıkları erken evrede tespit edebilmektedir. Bu şekilde hastaların tedavisinin hastalık ilerlemeden daha kolay bir şekilde yapılması amaçlanmaktadır. [2] · Yapay zeka, genetik veriler ve hasta geçmişi gibi bilgileri kullanarak kişiye özel tedavi planları oluşturabilmektedir. Bu şekilde klasikleşmiş tedavi yöntemleri yerine kişiye özel yapılan tedavilerin daha olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. [2] · Yapay zeka, sağlık kayıtlarının dijitalleştirilmesi ve yönetiminde önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Bu şekilde sağlık hizmetine erişemeyen insanlar için avantaj ve sağlıkta eşitlik sağlanmış oldu. [3] · Yapay zeka destekli chatbotlar ve sanal asistanlar, hastaların ilk değerlendirmelerinde ve basit sorgulamalarda doktorların iş yükünü azaltmaktadır. [2] · Yapay zeka, salgın hastalıkların tahmin edilmesi ve kontrol edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu şekilde alınacak önlemler olası can kayıplarının azaltılmasında yardımcı olmuştur.[4] Yapay zeka, sağlık hizmetlerinde önemli dönüşümler yaratmaktadır. Hastalıkların erken teşhisi, kişiselleştirilmiş tedavi planları, sağlık kayıtlarının yönetimi gibi alanlarda sağladığı faydalar, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve verimliliğini artırmaktadır. Ayrıca, salgın hastalıkların kontrolü gibi kritik konularda da yapay zekanın katkısı büyüktür. Yapay zekanın sağlık hizmetlerinde kullanımıyla ilgili bazı etik kaygılar ve zorluklar da vardır. Bu kaygılar arasında veri gizliliği, algoritmik önyargı ve işgücü yerinden edilmesi yer almaktadır. Bu zorlukların üstesinden gelmek için sağlam yasal çerçeveler ve etik ilkeler oluşturulması önemlidir. [5] Yapay zeka, sağlık hizmetlerinde giderek daha fazla kullanım alanı bulmaktadır. Hastalıkların erken teşhisi, kişiselleştirilmiş tedavi planları, sağlık kayıtlarının yönetimi, sağlık hizmetlerinin verimliliği ve salgın hastalıkların kontrolü gibi alanlarda önemli faydalar sağlamaktadır.Gelecekte, yapay zekanın sağlık hizmetlerindeki kullanımının daha da yaygınlaşması ve çeşitlenmesi beklenmektedir. Ancak, etik ve güvenlik sorunlarının da titizlikle ele alınması gerekmektedir. Sağlık profesyonelleri, politika yapıcılar ve teknoloji uzmanlarının işbirliği, yapay zekanın sağlık alanındaki potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayacaktır. Referanslar [1] Ultralytics (2024, Ocak 22).“Sağlık Hizmetlerinde Yapay Zekanın En Önemli 10 Faydası” [2] Webtures (2024, Mart 26). “Sağlık Sektöründe Yapay Zeka Uygulamaları Raporu” [3] Oracle (2021, Şubat 22).”Sağlık Hizmetlerinde Yapay Zeka (AI)” [4] Dergipark (2022, Nisan 9). “Yapay Zekanın Sağlık Alanında Kullanımı: Nitel Bir Araştırma” [5] Trdizin (2022, Haziran 2). “Sağlıkta Yapay Zekanın Kullanımı Ve Etik Sorunlar” [6] Linkedin (2023, Eylül 17). “Yapay zeka ve sağlık: Geleceğin Tıbbında Dijital Dönüşüm” [7] Fikirturu (2020, Nisan 16). “Yapay Zeka Covid-19 Mücadelesinin Neresinde?” Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

Öne Çıkanlar

bottom of page