top of page
  • Instagram
  • LinkedIn
  • YouTube
  • 040b2b_ea491279772b40e59c1f037380cc484f~mv2_edited_edited

Arama Sonuçları

Boş arama ile 190 sonuç bulundu

  • Cesur Yeni Kelimeler: Yapay Zekâ Eğitimde Nasıl Devrim Yapacak| | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Cesur Yeni Kelimeler: Yapay Zekâ Eğitimde Nasıl Devrim Yapacak| 20.06.24 Yazar: Nisa Nur Taş Sal Khan tarafından kaleme alınan ve Bill Gates’in de şiddetle tavsiye ettiği kitap olan “Cesur Yeni Kelimeler: Yapay Zekâ Eğitimde Nasıl Devrim Yapacak (Ve Neden Bu İyi Bir Şey)” yapay zekânın eğitimi nasıl herkes için erişilebilir kılacağından ve kişiselleştirilmiş öğrenmenin yararlarından bahsediyor. Günümüzde Yapay Zeka’nın Eğitimde Kullanımı Günümüzde neredeyse yapay zekânın kullanılmadığı alan yok. İnsanlara kolaylık sağlaması, bireye özgü içerikler sağlaması ile yapay zekâ eğitim alanında da kullanılıyor. Yapay zekanın eğitimde kullanıldığı alanlardan en yaygınları olarak kişiselleştirilmiş öğrenme, veriye dayalı karar verme, özel gereksinimi olan öğrencilere destek verme, motivasyon ve katılımı artırmak için oyunlaştırma, eğitim materyalleri oluşturma sayılabilir. Yapay zekânın eğitim alanında gelişmesiyle çevrimiçi eğitim platformları da bu teknolojiyi kullanmaya ve öğrencilerine daha özgün içerikler sunmaya başladı. Sal Khan tarafından yazılan “Cesur Yeni Kelimeler: Yapay Zekâ Eğitimde Nasıl Devrim Yapacak (Ve Neden Bu İyi Bir Şey)- “Brave New Words: How AI Will Revolutionize Education (And Why That’s a Good Thing)- " kitabında, 14 Mayıs 2024, Sal Khan, yapay zekânın eğitim alanını kökten bir şekilde nasıl değiştirebileceğini ele alıyor. Yayımlandığı gibi büyük bir ses getiren bu kitabı Bill Gates de öneriyor.. Khan Academy’nin kurucusu olan Sal Khan, teknolojinin eğitimi herkes için erişilebilir kılma ve kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimi sunma potansiyelinden bahsetmektedir. Eşitlik ve Erişilebilirlik Sal Khan, yapay zekânın eğitimdeki en önemli ve güçlü yanlarından birinin eğitimde eşitliği artırma potansiyeli olduğunu savunuyor. Teknolojinin gelişmesiyle farklı şekillerde öğrenmeye başlayan öğrenciler için geleneksel eğitim sistemleri uygun değildir. Özellikle farklı geçmişlerden gelen ve dezavantajlı topluluklardan gelen öğrenciler için. Yapay zekâ, bu açığın kapatılmasına yardımcı olarak her öğrenciye geçmişlerine, maddi durumlarına ve yaşadığı coğrafyaya bakmaksızın yüksek kaliteli eğitim kaynakları ve destek sağlayabilir. Bu yenilik, her öğrencinin başarılı olma şansını artırarak eğitimdeki eşitsizlikleri azaltabilir.[2] Pratik Uygulamalar ve Örnekler Khan, kitabında yapay zekanın eğitim araçları ve platformlarına nasıl entegre edildiğindinden de bahsediyor. Örneğin, Khan Academy, Khanmigo adı verilen bir yapay zekâ aracı kullanmaktadır. Khan Academy, üretici yapay zeka ile yüksek kaliteli metin ve görüntüler oluşturabilen bir yapay zeka türü, mevcut akıllı öğretmenlerdeki boşlukları doldurabileceğinden ve iyi öğrenci öğrenme uygulamalarını ölçeklendirebileceğinden bahsetmektedir. [5] Kişiselleştirilmiş öğrenme sistemini güçlendiren bu yapay zekâ her öğrencinin performansına bağlı olarak özel alıştırma problemleri ve öğretici videolar sunmaktadır. Örneğin bir öğrencinin bir matematik konusunu anlamakta zorlandığını tespit ederse, o konuyla ilgili ek alıştırmalar veya öğretici videolar önerebilir. Öğrencilerin anında yaptıkları hatalar hakkında geri bildirim alabilmeleri, nereden yola çıkmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olmaktadır.[2] [3] [4] Eğitimde Yapay Zekâ ile Öngörülen Vaatler Khan, yapay zekânın her öğrenci için birer bir eğitim veren öğretmen olma potansiyelini öne sürmektedir. Yapay zekânın insan davranışlarını öğrenme, otomatik değerlendirme ve analiz etme özellikleri ile öğrencilerin öğrenme tarzını, güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek öğrenciye özel bir öğrenme planı öne sürebilir ve öğrenme yöntemlerini ayarlayabilir. Bu şekilde kişiselleştirme yapıldığında, öğrenciler kendi hızlarında öğrenebilirler ve her konuyu anlayabilirler. Zorluklar ve Endişeler Yapay zekâ sayesine eğitimde büyük bir kolaylık ve fayda olsa da yapay zekânın uygulanmasıyla ilgili zorluklar ve etik sorunlar da bulunuyor. Kitabında bu konuya da değinen Khan, yapay zekâ araçlarının öğretmenlerin yerini almak yerine onları desteklemek ve geliştirmek amacıyla tasarlanması gerektiğini vurguluyor. Ve yapay zekâ algoritmalarında veri gizliliğinin korunması ve önyargıyı önleme hakkında tedbirlerinin alınması gerektiğini ekliyor. [3][4] Sonuç Sal Khan, mayıs ayında yayınladığı yeni kitabında teknolojinin ve yapay zekânın gelişmesi ile yapay zekânın eğitimde merkezi bir rol oynadığından, yapay zekâ sayesinde temel haklardan biri olan eğitim hakkının daha etkili bir şekilde sağlanacağından bahsediyor. Kitabında yer alan iç görüleri ve örnekleri ile Sal Khan, yapay zekânın eğitim sisteminde uygulanmasının potansiyel getirileri ve zorluklarını anlatarak yeni bir bakış açısı sunuyor. Kaynakça [1]Gates, B. (2024, Mayıs 19). “Bill Gates: Yapay zekâ eğitimi hakkında bu yeni kitabı okumalısınız.” CNBC. [2]GeekWire. (2024, Mayıs 19). “Bill Gates: Yapay zekâ 'herhangi bir insan kadar iyi bir öğretmen' olacak, ancak eğitimdeki getiriler zaman alacak”. [3]CNBC Africa. (2023, Eylül 13). “Bill Gates, sağlık ve eğitimde yapay zekâdan 'heyecan duyduğunu' söylüyor. “ [4]Globe Echo. (2024, Mayıs 14). Yapay zekâ devrimini yönlendiren startup'ların tam listesini inceleyin: 2024 CNBC Disruptor 50 şirketleri ile tanışın. [5] Khan Academy. (2023). How we built AI tutoring tools. [6] Khanmigo. (2023). Khan Academy's AI-powered tutor. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Yapay Zeka ve İklim Krizi: Akıllı Çözümlerle Karbon Ayak İzini Azaltmak | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Yapay Zeka ve İklim Krizi: Akıllı Çözümlerle Karbon Ayak İzini Azaltmak 11.03.25 Yazar: Tuğçe Vural Yapay zeka, iklim değişikliğiyle mücadelede enerji verimliliği, ulaşım optimizasyonu, tarımsal faaliyetler ve hava kirliliği yönetimi gibi alanlarda önemli çözümler sunarak karbon ayak izini azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması için altyapı, maliyet ve etik zorluklar gibi engellerin aşılması gerekmektedir. İklim değişikliği, dünya genelinde giderek artan bir sorun haline gelmekte ve insanlığın geleceği üzerindeki etkisi her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir. Atmosfere salınan sera gazlarının çoğunluğu enerji, ulaşım ve tarım gibi temel sektörlerden kaynaklanmaktadır. Bu durum, sürdürülebilir çözümler geliştirme zorunluluğunu gündeme getirmiştir. Son yıllarda, teknolojik yeniliklerin çevresel sorunlarla mücadelede nasıl kullanılabileceği konusu büyük ilgi görmektedir. Özellikle yapay zekâ, geniş veri kümelerini analiz etme, eğilimleri tahmin etme ve yenilikçi çözümler geliştirme kapasitesi ile bu alanda önemli bir potansiyele sahiptir. Yapay zekâ, mevcut sorunları anlamaya yardımcı olmakla beraber çevreye duyarlı uygulamaları da teşvik etmektedir. Enerji tasarrufundan ulaşım planlamasına, atık yönetiminden tarım uygulamalarına kadar geniş bir alanda yapay zekânın sunduğu fırsatlar, karbon ayak izini azaltma yolunda etkili araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu teknolojinin kullanımı, yalnızca teknik bir konu olmamakla beraber aynı zamanda ekonomik, sosyal ve etik boyutları ile de ele alınması gereken bir alandır. Bu makale, YZ’nin iklim değişikliğiyle mücadelede nasıl bir rol oynayabileceğini ve bu teknolojinin çevresel sürdürülebilirliğe katkılarını kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Yapay zekâ ile iklim değişikliği arasındaki ilişki akademik literatürde son yıllarda hızla önem kazanan bir araştırma konusu haline gelmiştir. Yapılan çalışmalar, yapay zekânın enerji yönetiminden çevre kirliliğini izlemeye kadar birçok alanda kullanılabileceğini göstermektedir. Örneğin Google, veri merkezlerinde kullandığı yapay zekâ algoritmaları ile enerji tüketimini %30’a varan oranlarda azaltmayı başarmıştır. Bu uygulama, büyük miktarda veri toplayarak sistemlerin enerji ihtiyaçlarını analiz etmekte ve bu doğrultuda gerekli ayarlamaları yapmaktadır. IBM’in Green Horizon Projesi ise hava kirliliği tahmini yaparak şehir planlamasında karar alıcıları desteklemektedir. Bu projede, yapay zekânın karmaşık veri setlerini işleyerek hava kalitesine yönelik senaryolar üretmesi, çevresel sürdürülebilirlik açısından dikkat çekici bir örnek oluşturmaktadır. Ayrıca döngüsel ekonomi bağlamında yapay zekâ algoritmaları, atık yönetimi süreçlerini optimize etmekte, geri dönüşüm oranlarını artırmakta ve doğal kaynakların korunmasına ise katkıda bulunmaktadır. Örneğin, atık sınıflandırma işlemlerinde kullanılan görüntü işleme teknolojileri ise geri dönüşüm süreçlerinin hızlanmasını ve verimliliğin artmasını sağlamaktadır. Diğer taraftan, tarım sektöründe hassas tarım uygulamaları, yapay zekâ destekli sensörler ve algoritmalar aracılığı ile su, gübre ve enerji kullanımını azaltmayı mümkün kılmaktadır. FAO’nun raporlarına göre, bu tür uygulamalar hem çevresel etkileri azaltmakta hem de tarımın verimliliğini artırmaktadır. Son olarak, yapay zekânın yenilenebilir enerji kaynaklarının yönetiminde sunduğu avantajlar da literatürde geniş yer bulmaktadır. Akıllı enerji şebekeleri, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi kaynakların değişkenliğini dengeleyerek enerji üretiminde daha istikrarlı bir sistem oluşturulmasına olanak tanımaktadır. Bu tür uygulamalar, karbon salınımının azaltılmasına doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu bulgular, yapay zekânın iklim kriziyle mücadelede yalnızca bir araç değil aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın da ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermektedir. Ancak, bu teknolojilerin yaygınlaşması için teknik, ekonomik ve etik zorlukların da ele alınması gerekmektedir. Yapay zekanın iklim değişikliği ile mücadelede sağladığı somut faydalar şu başlıklar altında incelenebilir: Enerji Verimliliği: Akıllı enerji yönetim sistemleri, tüketim alışkanlıklarını analiz etmekte ve enerji tasarrufu sağlamaktadır. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, yapay zekanın algoritmalarıyla daha etkili bir şekilde optimize edilebilmektedir. Ulaşım ve Lojistik: Trafik akışını düzenlemek ve karbon salınımını azaltmak için kullanılan rota optimizasyon sistemleri ise fosil yakıt kullanımını önemli ölçüde düşürmektedir. Tarımsal Faaliyetler: Hassas tarım uygulamalarıyla yapay zekâ, gübre ve su kullanımını en aza indirerek tarım sektöründeki çevresel etkileri de azaltmaktadır. Hava Kirliliği Yönetimi: Yapay zekâ, hava kalitesini tahmin etmek ve bu doğrultuda şehir planlamasını iyileştirmek için de etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Yapay zekanın çevresel sürdürülebilirlik alanındaki potansiyeli oldukça geniş olsa bile bazı sınırlamalar dikkat çekmektedir. Öncelikle, yapay zekâ uygulamalarının kendisi de yüksek enerji tüketimine ihtiyaç duyabilmekte ve bu durum da karbon ayak izinin azalmasını zorlaştırabilir. Diğer bir sorun, bu tür teknolojilere erişim maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde altyapı eksikliği nedeni ile yapay zekâ çözümlerinin uygulanması güçleşebilmektedir. Ayrıca, yapay zekanın karar alma süreçlerinde etik ve toplumsal kaygılar da tartışmaya açık konular arasında yer almaktadır. Bu zorluklara rağmen, yapay zekâ destekli projeler, doğru şekilde planlanır ve uygulanır ise çevresel faydalar sunmaya devam edebilir. Yapay zekâ, iklim değişikliği ile mücadelede güçlü bir müttefik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojinin etkin kullanımı, karbon salınımını azaltmak ve doğal kaynakların ise daha verimli kullanılmasını sağlamak için büyük fırsatlar sunmaktadır. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilmesi için belirli stratejilere ihtiyaç vardır: Yenilenebilir enerji kaynaklarının, yapay zekâ tabanlı sistemler ile entegre edilmesi teşvik edilmelidir. Yapay zekâ ile enerji tüketimini azaltan yenilikçi çözümler geliştirilmelidir. Gelişmekte olan ülkeler için uygun maliyetli yapay zeka uygulamaları tasarlanmalı ve bu teknolojilerin yaygınlaşması sağlanmalıdır. Yapay zekâ uygulamalarının etik ve yasal çerçevelerle desteklenmesi sağlanmalıdır. Sonuç olarak, yapay zekanın çevre dostu bir geleceğe katkı sağlama potansiyeli oldukça yüksektir. Bu teknolojinin doğru yönlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Referanslar: Smith, J., & Johnson, R. (2023). Artificial Intelligence for Sustainable Development . Google AI Research. (2022). Energy Optimization in Data Centers . IBM Research. (2021). Green Horizon Project Overview . UN Climate Change. (2022). The Role of Technology inAddressing Climate Change . Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Yapay Zekanın İnsan Zekasına Psikoterapotik Yaklaşımı

    Yapay zeka, psikoloji alanında bilişsel modelleme, duygu algılama ve davranış modellemesi gibi konularda yeni fırsatlar sunarken, etik ve pratik sonuçlar göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu teknolojinin, insan zihni ve davranışlarını anlamada devrim niteliğinde ilerlemelere yol açacağı öngörülmektedir. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Yapay Zekanın İnsan Zekasına Psikoterapotik Yaklaşımı 27.08.24 Yazar: Neris Öncü Yapay zeka, psikoloji alanında bilişsel modelleme, duygu algılama ve davranış modellemesi gibi konularda yeni fırsatlar sunarken, etik ve pratik sonuçlar göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu teknolojinin, insan zihni ve davranışlarını anlamada devrim niteliğinde ilerlemelere yol açacağı öngörülmektedir. Yapay zeka, insan zekasına ve psikolojisine benzer şekilde öğrenme, problem çözme, algılama, karar verme, konuşma, öneri sunma özelliklerine sahiptir. Psikoloji, insan davranışlarını, duygularını, düşüncelerini ve zihinsel süreçlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Yapay zeka ve psikoloji arasında çok yakın bir bağ vardır. Çalışmada belirlenen amaç yapay zekanın psikoloji üzerindeki etkilerini belirlemektir.[1] Yapay zekanın sağlık sektöründeki alanı oldukça geniştir. Özellikle yardıma uzak bölgelerde yaşayan insanlar için yapay zekanın açtığı kapılar göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir. Psikoloji yapay zekaya insan zihninin nasıl çalıştığına dair ipuçları verirken, yapay zeka da psikolojiye insan zihninin modellenmesi ve anlaşılması konusunda yardımcı olmaktadır. Yapay zeka teknolojileri, bilişsel ve duygusal süreçleri analiz etmek ve psikopatolojiyi değerlendirmek için kullanılabilir. Doğal dil işleme algoritmaları ve makine öğrenme yöntemleri, hastaların terapistle yaptığı konuşmaları analiz edebilir ve potansiyel belirtileri ve teşhisleri tespit edebilir. Yapay zeka, terapi oturumlarında destekleyici bir rol oynayabilir. Sanal terapistler, hastalarla etkileşime geçebilir, önerilerde bulunabilir ve duygusal destek sağlayabilir. Yapay zeka tabanlı terapi araçları, hastaların terapötik becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir ve evde veya klinik dışında da terapiye erişimi kolaylaştırabilir. [2] Japonya’daki gelişmiş endüstriyel bilim ve teknoloji ulusal enstitüsü tarafından geliştirilen yapay zeka odaklı Paro, özellikle demans ve alzheimer hastaları için olumlu etkiler göstermiştir. Hastalarla etkileşime girerek onlara duygusal destek sağlayarak yaşlıların sosyal yalnızlık ve depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Fransa merkezli Aldebaran Robotics tarafından geliştirilen NAO, özellikle otizmli çocuklarla yapılan deneysel çalışmalarda kullanılmaktadır. İngiltere’deki Sussex Üniversitesi ve Amerika’daki Vanderbild Üniversitesi, NAO’nun otizmli çocuklarla etkileşime girerek onların sosyal becerilerini nasıl geliştirebileceğini araştırmaktadır. Massachusetts Institute of Technology (MIT) Media Lab tarafından geliştirilen Tega, çocukların eğitimine ve sosyal becerilerinin geliştirilmesine nasıl katkıda bulunduğunu incelemek için deneysel çalışmalar yapmaktadır. Bu yapay zeka odaklı robot, çocuklarla oyun oynayıp hikaye anlatarak çocukların dil becerilerini ve sosyal yeteneklerini geliştirmelerinde yardımcı olmaktadır. [3] Groningen Üniversitesi yapay zeka bölümünde doktorasını yapan Burcu Arslan’ın bir röportajında, yapay zeka ve psikoloji arasındaki bağlantıyı anlatmaktadır. Arslan, doktora tezinde çocukların ikinci derece zihin teorisi gelişiminin bilgisayarla modellenmesi üzerine çalıştığını söylemektedir. Clarigent Health adlı şirket, yapay zeka tabanlı akıl sağlığı teknolojileri klinisyenlere, ergenlerde, yetişkinlerde ve yaşlı bireylerde majör depresyon, anksiyete bozuklukları, bilişsel ve hafıza sorunlarının teşhis ve tedavisi için multidisipliner bir uzman kadrosu ile çalışmaktadır. ABD şirketi olan Clarigent Health yapay zeka ve makine öğrenimi algoritmaları üzerinde çalışmaktadır. Aynı şekilde Alman startup şirketi olan Moodpath, ruh hali takip sistemi üzerine çalışmaktır. Depresyon, bipolar bozukluk için duygu durum takibi, kişisel refah değerlendirmesi sunmak, sağlık uzmanı tarafından kullanılabilcek kişiye özgün bir elektronik belge, eğitici videolar ve psikolojik egzersizler sunmayı hedeflemektedir. 1960'lardan itibaren, ELIZA adı verilen bir bilgisayar programı, psikoterapistin konuşma yeteneklerini taklit etmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu program, hastaların çoğunlukla yorumlama gibi bilişsel işleri yapmasına izin vererek insan konuşmasını taklit etmeyi hedeflemekteydi. Başlangıçta doğal dil işleme deneyleri için tasarlanan bu program, sonuç olarak yapay zeka üzerine hızlı bir tartışma başlatmıştır. [2] [4] Çalışmada betimsel nitelikte ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Gerekli site, dergi ve kitaplar gözden geçirilmiş ve incelenmiştir. Bilişsel Psikoloji: Yapay zeka bilişsel psikolojiye önemli katkılar sunabilir. Örneğin yapay zeka tabanlı modeller dikkat, hafıza, öğrenme ve karar verme gibi bilişsel işlemleri simüle edebilir. Duygusal Psikoloji:Yapay zeka duyguları ve duygusal işlemeyi incelemek için kullanılmaktadır. Klinik Psikoloji: Yapay zeka, ruh sağlığı alanında da yeni uygulamalar bulmaktadır. Yapay zeka tabanlı sistemler, teşhis ve tedavi süreçlerine yardımcı olmak, psikoterapiye ek destek sağlamak ve ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak için kullanılabilir. Örneğin, yapay zeka tabanlı sohbet robotları, kaygı ve depresyon gibi yaygın ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilere ilk müdahale ve destek sağlayabilir. Nörobilim: Yapay zeka beyin fonksiyonlarını ve yapısını anlamak için de kullanılmaktadır. Yapay zeka algoritmaları, beyin görüntülerini analiz ederek sinirsel ağları modellemek ve beyin bölgelerinin farklı işlevlerdeki rollerini belirlemek için kullanılabilir. Sonuç olarak, yapay zekanın psikolojiyle etkileşimi, insan zihni ve davranışlarını anlamamızda devrim niteliğinde ilerlemelere neden olmaktadır. Psikoloji biliminin ilerlemesine katkıda bulunmanın yanı sıra, bu bulgular aynı zamanda psikolojide yeni bakış açıları ve araştırma alanlarını sunarak temel ilkelerini pekiştirir. Teknolojinin sağlık ve psikoloji tedavilerindeki olumlu etkileri göz ardı edilemez. Ancak, etik ve pratik sonuçlar da dikkate alınarak, hasta yararını gözeterek, şeffaf, adil bir şekilde kullanılması ve maliyetin gözden geçirilmesi önemlidir. Yapay zekâ, temelde bilgiyi işleyebilme üzerine kurulmuş bir teknoloji olduğundan tüm gelişmeler doğal olarak onun ekseninde şekillenmektedir. Buna en basit örnek olarak sağlık sektörünü verebilmekteyiz. Yapay zekayı bir makinenin insanları taklit etme süreci olarak tanımlarsak yapay zekâ ve psikolojinin daha uzun yıllar birlikte çalışacağı öngörülmektedir. Şu an Dünya’da büyük bir endüstri haline gelen yapay zekaya sağlık alanında bütün Dünya ülkeleri çeşitli sektörlerde yatırım yapmaktadır. Referanslar [1]Linkedin (2023, Ekim 31) “Yapay Zeka İle Psikoloji İlişkisi Üzerine” [2]Çukurova Tıp Öğrenci Dergisi (2023, Mart 1) “Yapay Zekanın İnsan Zekasına Psikoterapötik Yaklaşımı” [3]Medium (2023, Mayıs 7) “Psikoloji ve Yapay Zeka: Kesişimdeki Potansiyel, Sorunlar ve Örnekler” [4]Yeşil Science (-) “Yapay Zeka Ve Psikoloji” [5]Altı Üstü Psikoloji (2023, Temmuz 14) “Yapay Zeka Ve Psikoloji” Teknoloji ve Sağlık Son Yazılar 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 28.01.25 Yapay Zeka İle Covid-19 Sonrası Ruh Sağlığı Destek Si̇stemleri COVID-19 sonrası dönemde, yapay zeka destekli ruh sağlığı sistemleri bireylere kişiselleştirilmiş ve erişilebilir destek sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak, veri güvenliği, etik sorunlar ve dijital okuryazarlık gibi zorluklar, bu sistemlerin yaygın kullanımını engelleyebilir. Daha Fazla 18.11.24 Yapay Zeka ve Hastalık Teşhisi Yapay zeka, hastalık tespitinde önemli bir devrim yaratmaktadır. Bu teknoloji, hastalıkların erken teşhisini sağlamakta, tanı süreçlerini hızlandırmakta ve sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmaktadır. Daha Fazla 13.10.24 Yapay Zeka İle Pandemi Yönetimi Yapay zeka, pandemi yönetiminde salgınların yayılmasını öngörme, sağlık sistemlerini optimize etme ve aşı geliştirme süreçlerini hızlandırma konularında önemli katkılar sağlar. Bu teknoloji, sağlık krizlerine karşı daha hızlı ve etkili çözümler sunarak hem mevcut hem de gelecekteki salgınları yönetmede kritik bir rol oynar. Daha Fazla 27.08.24 Yapay Zekanın İnsan Zekasına Psikoterapotik Yaklaşımı Yapay zeka, psikoloji alanında bilişsel modelleme, duygu algılama ve davranış modellemesi gibi konularda yeni fırsatlar sunarken, etik ve pratik sonuçlar göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu teknolojinin, insan zihni ve davranışlarını anlamada devrim niteliğinde ilerlemelere yol açacağı öngörülmektedir. Daha Fazla 13.07.24 Teknoloji ve Yapay Zekanın Diyabet Üzerindeki Olumlu Etkisi Yapay zeka destekli sistemler ve mobil uygulamalar, diyabet hastalarının glikoz seviyelerini izlemeyi ve yönetmeyi kolaylaştırarak kişiselleştirilmiş tedavi imkanı sunmaktadır. Bu teknolojik ilerlemeler, hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve diyabet yönetimini daha etkin hale getirmeyi amaçlamaktadır. Daha Fazla 27.06.24 Teknoloji Ve Yapay Zeka Sağlık Hizmetlerini Nasil Etkiliyor? Yapay zekanın sağlık hizmetlerini nasıl dönüştürdüğü ve teşhis, tedavi, ilaç geliştirme gibi alanlardaki etkileri incelenmiştir. Ayrıca, etik ve güvenlik sorunlarına dikkat çekilmiştir. Daha Fazla 17.05.24 Teknoloji ve Sağlık'a Giriş Son yıllarda hızla gelişen teknolojiler, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve erişilebilirliğini artırarak hastalıkların teşhis ve tedavisinde devrim yaratmıştır. Daha Fazla

  • Teknolojinin Öğrencilerin Eğitim Platformlarını Terk Etmesindeki Etkisi ve Nedenleri | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Teknolojinin Öğrencilerin Eğitim Platformlarını Terk Etmesindeki Etkisi ve Nedenleri 09.08.24 Yazar: Nisa Nur Taş Eğitim ve teknoloji, özellikle çevrimiçi öğrenmenin yaygınlaşmasıyla, birbirleri üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Bu makalede, teknolojinin erişim kolaylığı, teknik sorunlar ve dijital etkileşimlerin, öğrencilerin çevrimiçi öğrenme deneyimlerini ve topluluklardan ayrılma kararlarını nasıl şekillendirdiği incelenmektedir. Teknolojinin eğitim üzerindeki etkileri, toplumda en çok tartışma yaratan ve en önemli araştırma konularından biridir. Çevrimiçi öğrenme toplulukları, öğrencilerin bilgiye erişimini kolaylaştırmak ve etkileşimlerini artırmak için oluşturulmuş platformlardır. Ancak, bu platformlarda öğrencilerin katılımını ve kalıcılığını sağlamak, her şeyin hızlı bir şekilde geliştiği bu dünyada her zaman kolay olmayabilir. Öğrencilerin bu topluluklardan ayrılma nedenlerini ve bu süreçlerin yönetilebileceğini anlamak, çevrimiçi eğitim programlarının başarısı için kritik öneme sahiptir. Çevrimiçi öğrenme platformları, öğrencilerin eğitim materyallerine ve diğer öğrencilere dijital platformlar aracılığıyla erişim sağlamalarını mümkün kılar. Bu topluluklar, özellikle esnek öğrenme saatleri ve coğrafi kısıtlamaların ortadan kalkması gibi avantajları ile bilinir. Fakat bu avantajlara rağmen, öğrencilerin eğitimleri neden yarıda bıraktıkları ve bu çevrimiçi topluluklardan neden ayrıldıkları konusunda çeşitli problemler ortaya çıkmaktadır. Michelle M. Kazmer'in (Kazmer,2005) çalışması, bu konuda önemli bir kaynak olup, öğrencilerin çevrimiçi öğrenme topluluklarından ayrılma süreçlerini derinlemesine incelemektedir. Bu araştırma, öğrencilerin karşılaştığı teknik sorunlar, dijital etkileşimler ve kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimlerinin yetersizliği gibi faktörlerin, topluluklardan ayrılma eğilimlerini nasıl etkilediğini göstermektedir.Kazmer'in araştırması, çevrimiçi öğrenme topluluklarının geçici doğasını ve öğrencilerin bu topluluklardan ayrılma süreçlerini anlamak için önemli veriler sunar. Bond ve arkadaşlarının (Bond ve diğerleri, 2020) çalışmaları, teknolojinin öğrencilerin çevrimiçi öğrenme topluluklarındaki etkileşimlerini nasıl şekillendirdiğini incelemiştir. Bu çalışmalarda, teknolojik cihazlara erişim, internet bağlantısının kalitesi ve dijital yetkinliklerin öğrenci bağlılığını nasıl etkilediği araştırılmıştır. Ayrıca, çevrimiçi öğrenme topluluklarının başarısı, bu topluluklarda sosyal varlık, bilişsel varlık ve öğretim varlığının ne derece sağlandığı ile yakından ilişkilidir. Burada bahsedilen sosyal varlık, bu topluluklarda öğrencilerin sosyal etkileşimleri ve toplulukla olan bağları iken, bilişsel varlık öğrencilerin öğrenme süreçlerinde aktif olarak düşünmeleri ve katılım varlığıdır. Kazmer'in çalışmasında, çevrimiçi öğrenme topluluklarından ayrılan öğrencilerin deneyimlerini anlamak için nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, öğrencilerle yapılan derinlemesine görüşmeler ve bu görüşmelerin tematik analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bond ve arkadaşlarının çalışmasında, dijital dönüşümün yükseköğretimde nasıl algılandığını ve kullanıldığını anlamak için karma yöntem araştırması uygulanmıştır. Bu çalışmada, nicel veri toplama teknikleri olarak anketler ve nitel veri toplama teknikleri olarak ise yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Araştırmada, öğrenci ve öğretmenlerin dijital medya kullanımı konusundaki görüşleri toplanmış ve analiz edilmiştir. vanOostveen ve arkadaşlarının çalışmasında (vanOostveen,2015), tamamen çevrimiçi öğrenme topluluğu modeli teorize edilmiştir. Araştırma yöntemleri olarak teorik modelleme ve literatür incelemesi kullanılmıştır. Bu çalışma, mevcut modellerin analiz edilmesi ve yeni bir model önerisi ile ilgili literatürdeki boşlukları doldurmayı amaçlamıştır. Ayrıca, araştırmanın ampirik kısmında, çevrimiçi öğrenme toplulukları ile ilgili olarak çeşitli alt modellerin (örn. problem ve sorgulama tabanlı öğrenme, genel teknoloji yeterliliği) kullanıldığı belirtilmiştir. Kazmer’in çalışmasına göre teknolojik sorunlar (altyapı, internet erişimi gibi), kullanıcı dostu olmayan platformlar ve teknik destek eksiklikleri nedeniyle öğrencilerin sorunlarına çözüm bulamaması öğrencilerin bu topluluklardan ayrılma sebeplerinden biridir. Çevrimiçi öğrenme topluluklarının etkili bir şekilde yönetilmesi ve teknolojik altyapının iyileştirilmesi, öğrencilerin devamlılığını artırabilir. Elde edilen bulgular, teknolojik faktörlerin öğrencilerin çevrimiçi öğrenme topluluklarından ayrılmalarında kritik bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Öğrencilerin bu tür programlarda başarılı olabilmesi için teknolojik altyapının güçlü olması ve öğrencilerin dijital becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Eğitim kurumlarının ve çevrimiçi öğrenme platformlarının teknolojik altyapıya ve öğrenci desteğine daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Böylelikle öğrencilerin eğitimlerini başarılı bir şekilde bitirmeleri ve platformları terk etmemeleri sağlanabilir. Teknolojinin, öğrencilerin çevrimiçi öğrenme topluluklarından ayrılmalarında önemli bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Teknolojik altyapı sorunları ve dijital beceri eksiklikleri, öğrencilerin bu programlara olan bağlılıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Gelecekte yapılacak olan araştırmalarda, çevrimiçi öğrenme topluluklarında teknolojik sorunların nasıl minimize edilebileceğine odaklanmalıdır. Ayrıca, öğrencilere yönelik dijital beceri geliştirme programlarının tasarımı ve uygulanması, bu toplulukların başarısını artırabilir. Referanslar Bond, M., Bedenlier, S., Marin, V. I., & Zawacki-Richter, O. (2020). Digital Transformation in German Higher Education: Student and Teacher Perceptions and Usage of Digital Media. Kazmer, M. M. (2005). How technology affects students' departures from online learning communities. International Review of Research in Open and Distributed Learning . vanOostveen, R., Childs, E., Clarkson, A., & Flynn, T. (2015). Democratizing digital learning: theorizing the fully online learning community model. International Journal of Educational Technology in Higher Education . Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Öğrenme Yolculuğunda Kullanılabilecek Yapay Zeka Araçları

    Son dönemlerde yapay zekânın hızlı gelişimi sayesinde birçok yapay zekâ araçları ortaya çıkmıştır. Bu yapay zekâ araçları birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanıcılarına büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bu makalede, eğitim alanında kullan yapay zekâ araçları tanıtılarak, bu araçların öğrencilere ve öğretmenlere nasıl fayda sağladığı incelenmiştir. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Öğrenme Yolculuğunda Kullanılabilecek Yapay Zeka Araçları 21.10.24 Yazar: Nisa Nur Taş Son dönemlerde yapay zekânın hızlı gelişimi sayesinde birçok yapay zekâ araçları ortaya çıkmıştır. Bu yapay zekâ araçları birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanıcılarına büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bu makalede, eğitim alanında kullan yapay zekâ araçları tanıtılarak, bu araçların öğrencilere ve öğretmenlere nasıl fayda sağladığı incelenmiştir. Teknolojinin ve yapay zekânın son yıllarda hızlı bir şekilde gelişmesiyle her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanılabilecek birçok yapay zekâ araçları ortaya çıkmıştır. Bu yapay zekâ araçları, öğrenme deneyimini hızlandırıp kolaylaştırarak insanlara istediği konuları etkili bir şekilde öğrenme şansı sunmaktadır. Bu teknolojiler yalnızca öğrenciler için değil öğretmenler için de çeşitli avantajlar sunarak öğretmenlere yardımcı olmaktadır. Yapay zekâ, eğitimde öğrenme deneyimlerini kişiselleştirmek ve öğrencilerin ihtiyaçlarına kişisel çözümler sunmak için giderek daha fazla kullanılmaktadır. Dijital öğrenme platformları ve yapay zekâ araçları ile öğrencilerin dünyanın dört bir yanından eğitim alması ve bilgiye ulaşması çok kolay bir hale gelmiştir. (Hew & Brush, 2007) [1] Yapay zekâ araçları yalnızca öğrenciler değil öğretmenlerin de hayatını kolaylaştırarak eğitim materyallerini daha kolay bir şekilde hazırlamasını sağlamıştır. Yapay zekâ, öğrenme materyalleri sunmak, değerlendirmeler yapmak, öğrenme geri bildirimi almak için kullanılabilir. Yapay zekâ, çeşitli eğitim teknolojisi platformlarına yaygın olarak uygulanmıştır. Yapay zekâ öğrenciler ve öğretmenler için birçok fayda sağlar. Öğrenciler istedikleri zaman istedikleri konu ile ilgili bilgi edinebilir ve eğitim alabilirler. Öğretmenler, değerlendirme yapan yapay zekâ araçları ile öğrencilerin zayıf olduğu konuları hızlıca tespit edebilirler. Öğretmenler için otomatik olarak müfredat oluşturabilen yapay zekâ araçları öğretmenlere büyük bir zaman kazancı sağlar. [2] Grammarly Grammarly, öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan yapay zekâ destekli bir yazma asistanıdır. Gerçek zamanlı olarak dil bilgisi, yazım, noktalama hatalarını tespit edip düzeltebilir. Ayrıca yazılan cümleleri analiz edip nasıl daha iyi yazılabileceği hakkında da öneriler verir. Bu araç özellikle öğrencilerin deneme, dönem ödevi ve diğer akademik ödevleri yazarken çok faydalıdır. [3] Notion Notion, öğrencilerin ödevlerini, notlarını ve projelerini düzenlemelerini ve yönetmelerini sağlayan bir çalışma alanıdır. Öğrencilerin ister tek başlarına ister sınıf arkadaşları ile birlikte çalışma imkânı sunar. Görev paylaşımı, yorum yapma olanaklarıyla sorunsuz bir işbirliği sağlar. İçerisinde bulunan binlerce şablon sayesinde hem kişisel hem de profesyonel hayatta hızlı ve kolay bir kullanım sağlar. ChatGPT OpenAI tarafından geliştirilen bu sohbet robotu insan konuşmalarını taklit ederek çok çeşitli konulardaki soruları yanıtlayabilir. Hafıza özelliği ile kullanıcıları hakkında bilgi toplayıp bir sonraki konuşmalarda bu bilgileri kullanarak daha kişisel bir cevap sunabilir. Öğrenciler, sorularına anında yanıt almak ve karmaşık kavramlar hakkında açıklama aramak için kullanabilirler. Gamma Gamma, kullanıcılarının saniyeler içinde çarpıcı belgeler, sunumlar ve web sayfaları oluşturmasını sağlayan bir platformdur. Hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin hızlıca sunum hazırlamasını sağlayabilen bu platform, yapay zekâ sayesinde içerik üretmeyi inanılmaz derecede kolaylaştırır. Özelleştirilebilir şablonlar sayesinde öğrenciler ve öğretmenler kolayca düzenleyebilir ve içeriği özelleştirebilirler. [4] Perplexity Perplexity, kullanıcılarının soruları doğru ve kapsamlı yanıtlat sağlamak için yapay zekâ teknolojilerini kullanan AI destekli bir arama motoru ve sohbet robotudur. Web'de gerçek zamanlı arama yapmak ve çeşitli konularda güncel bilgiler sunmak üzere tasarlanmıştır. PDF’lere erişim, ücretsiz kullanım ve yanıtı üretirken kullandığı kaynakları belirtme özellikleri ile öğrencilerin öğretmenlerin bilgiye daha kolay bir şekilde ulaşmasını sağlar. [5] 5.Bulgular Yapay zekâ araçlarının eğitimde kullanımı, özellikle şu üç temel alanda önemli faydalar sağlamaktadır: Kişiselleştirilmiş öğrenme, otomatik değerlendirme ve adaptif öğretim. Yapay zekâ araçlarının Öğrencilerin karmaşık konuları kolay bir şekilde öğrenmesini sağlar ve hem kişisel hem de profesyonel hayatta düzenli olmayı kolaylaştırır. Yapay zekâ araçlarının eğitimde kullanımı, öğrencilerin öğrenme süreçlerini daha etkili hale getirirken, öğretmenlerin de daha verimli çalışmasına olanak tanımaktadır. Ancak, bu araçların kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken bazı etik ve pratik sorunlar da bulunmaktadır. Örneğin, öğrencilerin verilerinin gizliliği ve bu verilerin nasıl kullanıldığına dair sorular, bu araçların eğitimde geniş çapta benimsenmesinde önemli bir engel teşkil edebilir. Eğitimde YZ araçlarının kullanımı, çeşitli etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Öğrenci verilerinin gizliliği, bu alandaki en önemli etik konulardan biridir. Ayrıca, bu araçların eğitimdeki kullanımının öğretmenler ve öğrenciler üzerindeki pratik etkileri de dikkate alınmalıdır. Yapay zekâ araçları, eğitimde önemli faydalar ve kolaylıklar sağlamaktadır. Bilgiye erişimi kolaylaştıran ve zamandan tasarruf sağlayan bu araçların daha geniş çapta benimsenmesi için, öğrencilerin ve öğretmenlerin bu teknolojilere adaptasyon süreçlerinin desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca, yapay zekânın eğitimdeki etkileri üzerine daha fazla araştırma yapılmalı ve bu araçların etik kullanımı üzerine rehberler oluşturulmalıdır. Referanslar [1]Hew, K. F., & Brush, T. (2007). Integrating technology into K-12 teaching and learning: Current knowledge gaps and recommendations for future research. Educational Technology Research and Development, 55(3), 223-252. [2]Fitria, T. N. (2021, December). Artificial intelligence (AI) in education: Using AI tools for teaching and learning process. In Prosiding Seminar Nasional & Call for Paper STIE AAS (Vol. 4, No. 1, pp. 134-147). [3]IU International. (2024). Best AI Tools for Students . Retrieved from The Best AI Tools for Students | IU International [4]Gamma: AI-Powered Presentation Builder & Visual Communication Tool | Deepgram [5]Perplexity AI: What You Need to Know and How to Use It | by Entrustech | Medium Güncel Teknoloji ve Eğitim Makaleleri 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 07.01.25 Dijital Yerliler ve Eğitim İlk olarak Marc Prensky’nin ortaya attığı “dijital yerliler” kavramı, teknolojinin içine doğmuş ve teknolojiyle büyümüş bireyler için kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişiminden nasibini almış olan eğitim alanında bu bireyler, geleneksel eğitim yöntemlerinden olumsuz etkilenmekte ve başarılarını düşürebilmektedir. Daha Fazla 22.11.24 Eğitimde AR ve VR Teknolojisi AR ve VR teknolojileri, eğitimde soyut kavramları görselleştirerek öğrencilerin anlamalarını kolaylaştırmak ve öğrenme deneyimini zenginleştirmek için kullanılan yenilikçi araçlardır. Bu teknolojiler, özellikle Mimarlık, Mühendislik ve İnşaat eğitiminde motivasyonu artırarak etkili öğrenme imkânı sunmaktadır. Daha Fazla 21.10.24 Öğrenme Yolculuğunda Kullanılabilecek Yapay Zeka Araçları Son dönemlerde yapay zekânın hızlı gelişimi sayesinde birçok yapay zekâ araçları ortaya çıkmıştır. Bu yapay zekâ araçları birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanıcılarına büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bu makalede, eğitim alanında kullan yapay zekâ araçları tanıtılarak, bu araçların öğrencilere ve öğretmenlere nasıl fayda sağladığı incelenmiştir. Daha Fazla 09.08.24 Teknolojinin Öğrencilerin Eğitim Platformlarını Terk Etmesindeki Etkisi ve Nedenleri Eğitim ve teknoloji, özellikle çevrimiçi öğrenmenin yaygınlaşmasıyla, birbirleri üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Bu makalede, teknolojinin erişim kolaylığı, teknik sorunlar ve dijital etkileşimlerin, öğrencilerin çevrimiçi öğrenme deneyimlerini ve topluluklardan ayrılma kararlarını nasıl şekillendirdiği incelenmektedir. Daha Fazla 16.07.24 Yapay Zeka ile Eğitimde Dönüşüm: Öğrenme Deneyimini Nasıl Etkiliyor? Yapay zeka destekli öğrenme yönetim sistemleri, sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ve eğitim robotları gibi araçlar, eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenme ve verimliliği artırarak eğitim sisteminde önemli değişikliklere yol açmaktadır. Daha Fazla

  • Blockchain ve Sanat | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Blockchain ve Sanat 24.12.24 Yazar: Zeynep Met Blockchain eknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü incelenirken blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Bu makale, blockchain teknolojisinin sanat dünyasında nasıl bir değişim yarattığını ve sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerinde nasıl kullanıldığını incelemeyi amaçlamaktadır. İlk olarak, Blockchain nedir? Blokchain, merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymadan güvenli ve şeffaf bir şekilde veri saklamak için kullanılan bir teknolojidir. Her blok, önceki bloğun verilerini içeren bir hash kodu taşır ve bu da tüm blokların bir zincir gibi birbirine bağlı olmasını sağlar. Kriptografik teknikler, işlemlerin değiştirilemez ve doğrulanabilir olmasını sağlar. Bu yapılar sayesinde, çeşitli kurumlar ve ortaklar güvenli bir şekilde verileri paylaşabilir ve erişebilir. Bu tür bir sistem, üçüncü tarafların güvenine dayalı yerine, teknolojinin kendisiyle sağlanan güveni ifade eder. Peki sanatla nasıl bağlantılı olabilir? Blockchain teknolojisi, sanat dünyasında sahiplik ve provenans takibini şeffaf ve güvenilir bir şekilde sağlamakta, sanat eserlerini dijital dünyaya taşıyıp sanal tokenler olarak temsil ederek alıcılarına ticaret ve yatırım imkanı sunmaktadır. Sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçleriyle ilgili önceki çalışmalar genellikle bu süreçlerdeki sorunları ve teknoloji kullanımının potansiyel faydalarını ele almaktadır. 2008 yılında ortaya çıkmış olan Blockchain teknolojisinin bu bağlamda nasıl bir yenilik getirdiği daha az detaylı bir şekilde incelenmiştir. Blockchain'in sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolüne odaklanan bazı önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalar genellikle teknolojinin sağladığı avantajları ve sanat piyasasına etkilerini değerlendirmektedir. Bunlardan bazıları: Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat İnogarART ile hazırladıkları kültür, sanat ve yaratıcı sektörlerden girişimcileri bir araya getiren kuluçka merkezi ‘İnogarART Blockchain Akademisi’ sayesinde Türkiye’de ilk olarak blokzincir ve sanatı bir potada eritecek yenilikçi girişimler geliştirileceği bir projeyi öne sürmüştür.(Cointürk,2019 ) Blockchain dünyasından türeyen NFT’ler de bunlar gibi projelere örnektir, mesela Takma adı Beeple olan ABD’li sanatçı Mike Winkelmann’ın 5.000 gün boyunca her gün yaptığı dijital eserlerin bir kolajı olan “Everydays” isimli NFT eseri Christie’s aracılığıyla yapılan açık artırmada 69,3 milyon dolara alıcı bulmuştur. Aynı zamanda yaşayan bir sanatçının eseri için ödenen en yüksek üçüncü meblağ unvanını taşıyor.(Ebru Tekfidan ,2021) Asynchronous Art, sanatın programlanabilir hale gelerek zamanla evrim geçirmesini ve sahiplerine tepki vermesini sağlayan bir deneysel sanat akımıdır. "First Supper" adlı projede 13 kripto sanatçısı, bir Master görüntü ve 22 Katman ile işbirliği yaparak, Katman sahiplerinin eser üzerinde değişiklik yapabilmesini ve bu değişikliklerin Master görüntüyü etkilemesini sağlıyor. Her Katman, sahibinin değişikliklerine göre Master eserin görünümünü anlık olarak güncelleyebiliyor.(Sevilay Nur Saraçlar,2021) Blockchain ve Sanat başlığını tek çatıda araştırmak her ne kadar zor olsa da iki konuyu ayrı olarak ele almak mümkün Akademik makaleleri, raporları ve kitapları inceleyerek başlayabiliriz ,Sanat ve teknoloji üzerine düzenlenen konferanslar ve seminerlere katılıp uzmanlardan bu konuyu bizzat dinleyebilirsiniz. Sadece bunlarla kalmayıp koleksiyoncu ve sanatçı hakkında görüşmeler de yaparak Blockchain projelerinin analizini çıkarabilir kendi Eleştirel Değerlendirmelerinizi ve taramanızı ortaya koyabilirsiniz. Blockchain'in sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerinde sağladığı güvenilirlik ve şeffaflık gibi başlıca avantajlar ele alınmıştır. Bu bölümde, elde edilen bulguların sanat dünyasındaki uygulamalı yönleri ve potansiyel etkileri tartışılmaktadır. Aynı zamanda NFT'ler (Non-Fungible Token)’lerin bir blockchain malzemesi olduğu ve ekonomik değeri üzerinde değinmeler yapılmıştır. Blockchain'in sağladığı şeffaflık ve güvenilirlik, sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerini iyileştirirken, sanatçıların ve koleksiyoncuların veri güvenliği ve gizliliği konusunda endişeleri olabilir. Aynı zamanda sanat eserlerinin dijital olarak tokenleştirilmesi ve ticarileştirilmesiyle, sanatın daha geniş bir kitleye erişimini sağlayabilir. Ancak bu durum, sahtecilik, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı , kişisel verilerin korunma kanununu göz ardı etme gibi sanatın ticarileşmesi ve popülarizasyonuyla kültürel değerlerin sınırlarını zorlayabilen ve sanatın özgünlüğünü ve değerini hedef alan suçlarla karşılaşılabilir. Bu makale, blockchain teknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü inceliyor. Blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. NFT'ler gibi dijital eserlerin blockchain üzerindeki etkileri de ele alınıyor. Araştırma yöntemleri arasında akademik literatür taraması, sanat ve teknoloji konferanslarına katılım, sanatçı ve koleksiyoncu görüşmeleri ve blockchain projelerinin analizi bulunuyor.Blockchain teknolojisinin sanat dünyasındaki sahiplik ve doğrulama süreçlerine getirdiği yenilikler ve bu teknolojinin gelecekteki potansiyeli kısaca özetlenmiştir. Regülasyon ve standartlarda yapılacak yenilikler ve değişiklikler Bu, sahiplik doğrulama, telif hakları koruması ve vergilendirme gibi konularda güvenliği artırabilir. Ayrıca sanatçılar ve koleksiyoncular için blockchain teknolojisinin avantajlarını ve kullanımı hakkında eğitimler verilebilir. Referanslar: webrazzi Arden Papuççiyan 21/11/2018 sanat ve blockchain ilişkisi webrazzi.com https://webrazzi.com/2018/11/21/sanat-ve-blockchain-iliskisi/ Oggusto Ebru Tekfidan 29/03/2021 En Lüks dijital varlık NFT oggusto.com https://www.oggusto.com/teknoloji/nft-nedir Bitlo Başlangıç Seviyesi 16/12/2022 NFT ve Sanat Endüstrisi: Kripto Sanat Nedir? akademi.bitlo.com https://akademi.bitlo.com/makale/nft-ve-sanat-endustrisi-kripto-sanat-nedir Cointürk 22/05/2019 Sanat Blockchain’e taşınıyor coin-turk.com https://coin-turk.com/sanat-blockchaine-tasiniyor Nina Vincenz Krajewska 12/07/2023 Blockchain the art of revolution linkedin.com https://www.linkedin.com/pulse/blockchain-art-revolution-nina-vincenz-krajewska Argonotlar Sevilay Nur Saraçlar 08/04/2021 Block Zinciri ve Sanata etkileri argonotlar.com https://www.google.com/amp/s/argonotlar.com/blok-zinciri-ve-sanata-etkileri-bir-giris/amp/ Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Sosyal Medya Kullanıcıları ve Sahte Haberler: Sosyal Medyada Bilgiye Erişim ve Dijital Yeterliliklerin Rolü

    Sahte haberler, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artmış ve özellikle yaşlı kesim üzerinde olumsuz etkiler yaratırken, gençlerin dijital yetkinlikleri sayesinde bu konuda daha bilinçli oldukları bulunmuş; bu nedenle yaşlıların bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Sosyal Medya Kullanıcıları ve Sahte Haberler: Sosyal Medyada Bilgiye Erişim ve Dijital Yeterliliklerin Rolü 07.08.24 Yazar: Gamze Değirmen Sahte haberler, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artmış ve özellikle yaşlı kesim üzerinde olumsuz etkiler yaratırken, gençlerin dijital yetkinlikleri sayesinde bu konuda daha bilinçli oldukları bulunmuş; bu nedenle yaşlıların bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir. Sahte haberler nedir ve teknoloji ile ne alakaları vardır? Dijital çağda teknolojinin ve medyanın gelişmesi ile birlikte karşımıza birçok sahte haberler ve bilgiler çıkmaktadır. Bunlar insanların hayatlarını nasıl ve ne şekilde etkiler? Teknolojinin ve medyanın gelişmesiyle ne kadar alaklıdır ve medya ve teknolojiye ne tür etkileri vardır? Sosyal medyanın günlük hayatımızda yer edinmesiyle birlikte sahte haberlerin çoğaldığını söyleyebiliriz. Sosyal medya platformlarının kullanıcıların ilgi alanlarına ve geçmiş etkileşimlerine göre kişiselleştirilmiş içerik sunması kullanıcıların daha önce etkileşimde bulundukları türdeki içerikleri kaşılarına çıkartarak sahte haberlerin daha fazla kullanıcıya ulaşmasını kolaylaştırmaktdır. Sosyal medyadaki sahte haberler ve paylaşımların hem insanlara hem de markalara karşı ciddi kötü etkileri vardır. Sosyal medyadaki sahte haberlerin kötü etkilerine rağmen insanların neden hala paylaşmaya devam ettikleri konusunda ortada pek bir bilgi bulunmamaktadır. Newhoff (2018), insanların sahte haberleri isteyerek veya istemeden neden paylaştıklarını daha iyi anlamak için, sosyolojik veya psikolojik araştırmaların kesinlikle gerekli olduğunu savunmaktadır. Güncel çalışmalar, sosyal medyanın olumsuz yönleri ve sosyal medya kullanıcılarının sahte haber paylaşma eğilimleri arasındaki gözlemsel ilişkileri araştırarak bu konudaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Sosyal medya kullanımına bağlı belirli davranışlar ve eğilimler tespit edilerek tüketicilerin sahte haber paylaşma davranışlarına ilişkin bir model oluşturulmuştur. [1] Aralık 2016'da Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırma, ABD'li yetişkinlerin yaklaşık üçte ikisinin (%64) sahte haberlerin güncel olaylar ve konular hakkındaki temel bilgiler konusunda ciddi bir kafa karışıklığı oluşturduğunu düşündüklerini göstermiştir. Ayrıca, %23'ü sosyal medyada bilerek veya bilmeyerek sahte bir haber paylaştığını kabul etmektedir. Sahte haberlerin nasıl yayıldığını ve ağ ortamında görüşleri nasıl etkilediğini anlamak, çalışmalarının odak [2] Bu araştırmalar yapılırken kullanılan yöntemlerden birisi Sahte haberleri bulup yayan kişileri tespit etmektir. Diğer bir yöntem ise sosyal medyada veya özel olarak araştırmalar için hazırlanmış olan anketlerdir. Bulunan bulgular genel olarak yaşlı kesimin sahte haberlere inanma oranının yüksek olduğunu göstermektedir. Stanford Üniversitesi'nin "Stanford History Education Group (SHEG)" tarafından yürütülen "Civic Online Reasoning" çalışması ile bu konuda yapılan araştırmalara göre gençlerin de sahte haberleri fark etme ve doğru bilgiyi ayırt etme konusunda daha bilinçli oldukları fark edilmiştir. Bulguların sonucuna göre, sosyal medyayı kullanan yaşlı kesime göre genç kesim sahte haberleri ayırt etme konusunda daha bilinçlidirler. Bu bulgu, gençlerin dijital yetkinlikleri ve bilgi erişimindeki avantajlarının sosyal medya kullanımında nasıl bir rol oynadığını göstermektedir. Özellikle genç kesimin teknoloji ve sosyal medya ile daha haşır neşir olmaları da bu bulgunun nedenlerinden birisi olarak gösterilebilir. Peki yaşlı kesimin bu sahte haberlere inanıyor olmasını nasıl engelleyebiliriz? Bu konuda hala deneyler ve araştırmaların sürüyor olması ile birlikte kesinlikle yaşlı kesimin bilgilendirilmesi gereken oldukça ciddi bir konudur. Daha çok anket ve araştırmalar yaparak bu konudaki bilgi ve deneyim açığını kapatıp özellikle yaşlı kesimi sosyal medyadaki sahte haberler konusunda hem sosyal medya kullanıcılarının hem sosyal medya içerik üreticilerinin hem de markalarının iyiliği ve sosyal medyayı en doğru şekilde kullanabilmek içim kesinlikle olabilecek en yakın zamanda bilinçlendirmek gerekmektedir. Bu sahte haberler her geçen gün sosyal medyayı sarmışken bizlerin yapabileceği şeylerden birisi çevremizdeki insanları bilinçlendiriyor olmamız olacaktır. Böylece biz de yapılan çalışmalara az da olsa katkıda bulunabilir ve sosyal medyayı en doğru şekilde kullanmaya yol açabiliriz. Referanslar [1]Aydın, F., & Karadağ, E. (2023). Dijital medya okuryazarlığı ve sosyal medya kullanımı: Üniversite öğrencileri üzerine bir araştırma. Erciyes İletişim Dergisi, 10 (2), 123-145. https://doi.org/10.21547/erciyesiletisim.1189483 [2] Bilgi University. (2023, June 1). Gençler ve sosyal medya: Pew Araştırma Merkezi anketlerinden elde edilen temel bulgular. Dijital Medya ve Çocuk. https://dijitalmedyavecocuk.bilgi.edu.tr/2023/06/01/gencler-ve-sosyal-medya-pew-arastirma-merkezianketlerinden-elde-edilen-temel-bulgular/ Teknoloji ve Medya Son Yazılar 14.12.24 Yapay Zeka ve Gazetecilik: Dijital Dönüşümde Yeni Bir Araç Bu makalede, gazetecilikte yapay zeka kullanımının etkileri incelenmektedir. Yapay zekanın haber üretim sürecinde hız, doğruluk ve kişiselleştirme gibi avantajlar sağladığı, ancak tarafsızlık ve etik sorunlar gibi dikkat edilmesi gereken zorluklar sunduğu vurgulanmaktadır. Daha Fazla 09.11.24 Podcast’lerin Yükselişi Podcast'ler sosyal medya ve teknolojinin etkisiyle popülerlik kazanarak geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmakta ve içerik üreticilerinin toplumsal farkındalık yaratma ve eğlence alanında etkili bir araç olarak kullanmaları önerilmektedir. Daha Fazla 02.09.24 Dijital Dünyada Kesintiler: Instagram’ın Kapatılmasının Etkileri Bu makale, Instagram’ın Türkiye’de geçici olarak kapatılmasının içerik üreticileri, izleyiciler ve dijital pazarlama üzerinde yarattığı etkileri inceliyor. Sosyal medya platformlarının erişime kapatılmasının, özellikle içerik üreticileri için ciddi gelir kayıplarına ve kullanıcı davranışlarında önemli değişikliklere yol açtığı vurgulanmaktadır. Daha Fazla 29.08.24 VR Sanatının Medya Dünyasında Devrim Yaratan Etkileri Teknolojinin günümüzdeki şeklini almasıyla birlikte birçok şey değişmiştir. Medyada paylaşılan sanat, yavaş yavaş dijital sanata dönmektedir. Bunun medya ve sanata olan etkilerinin iyi veya kötü olması hakkında hala tartışmalar devam ederken dijital sanat medyada yer almaya ve çoğalmaya devam etmektedir. Daha Fazla 07.08.24 Sosyal Medya Kullanıcıları ve Sahte Haberler: Sosyal Medyada Bilgiye Erişim ve Dijital Yeterliliklerin Rolü Sahte haberler, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artmış ve özellikle yaşlı kesim üzerinde olumsuz etkiler yaratırken, gençlerin dijital yetkinlikleri sayesinde bu konuda daha bilinçli oldukları bulunmuş; bu nedenle yaşlıların bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir. Daha Fazla 15.07.24 Dijital Dönüşüm: Yapay Zekanın Medya Devrimi Yapay zeka, medya üretimi ve dağıtımında devrim niteliğinde değişiklikler yaparak içerik oluşturma ve kişiselleştirme süreçlerini dönüştürmüştür. Bu dönüşüm, medya endüstrisinde verimliliği artırırken aynı zamanda iş gücü piyasasında belirsizlikler ve etik sorunlar doğurmuştur. Daha Fazla

  • Blockchain ve Sanat

    Blockchain eknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü incelenirken blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Blockchain ve Sanat 24.12.24 Yazar: Zeynep Met Blockchain eknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü incelenirken blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Bu makale, blockchain teknolojisinin sanat dünyasında nasıl bir değişim yarattığını ve sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerinde nasıl kullanıldığını incelemeyi amaçlamaktadır. İlk olarak, Blockchain nedir? Blokchain, merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymadan güvenli ve şeffaf bir şekilde veri saklamak için kullanılan bir teknolojidir. Her blok, önceki bloğun verilerini içeren bir hash kodu taşır ve bu da tüm blokların bir zincir gibi birbirine bağlı olmasını sağlar. Kriptografik teknikler, işlemlerin değiştirilemez ve doğrulanabilir olmasını sağlar. Bu yapılar sayesinde, çeşitli kurumlar ve ortaklar güvenli bir şekilde verileri paylaşabilir ve erişebilir. Bu tür bir sistem, üçüncü tarafların güvenine dayalı yerine, teknolojinin kendisiyle sağlanan güveni ifade eder. Peki sanatla nasıl bağlantılı olabilir? Blockchain teknolojisi, sanat dünyasında sahiplik ve provenans takibini şeffaf ve güvenilir bir şekilde sağlamakta, sanat eserlerini dijital dünyaya taşıyıp sanal tokenler olarak temsil ederek alıcılarına ticaret ve yatırım imkanı sunmaktadır. Sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçleriyle ilgili önceki çalışmalar genellikle bu süreçlerdeki sorunları ve teknoloji kullanımının potansiyel faydalarını ele almaktadır. 2008 yılında ortaya çıkmış olan Blockchain teknolojisinin bu bağlamda nasıl bir yenilik getirdiği daha az detaylı bir şekilde incelenmiştir. Blockchain'in sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolüne odaklanan bazı önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalar genellikle teknolojinin sağladığı avantajları ve sanat piyasasına etkilerini değerlendirmektedir. Bunlardan bazıları: Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat İnogarART ile hazırladıkları kültür, sanat ve yaratıcı sektörlerden girişimcileri bir araya getiren kuluçka merkezi ‘İnogarART Blockchain Akademisi’ sayesinde Türkiye’de ilk olarak blokzincir ve sanatı bir potada eritecek yenilikçi girişimler geliştirileceği bir projeyi öne sürmüştür.(Cointürk,2019 ) Blockchain dünyasından türeyen NFT’ler de bunlar gibi projelere örnektir, mesela Takma adı Beeple olan ABD’li sanatçı Mike Winkelmann’ın 5.000 gün boyunca her gün yaptığı dijital eserlerin bir kolajı olan “Everydays” isimli NFT eseri Christie’s aracılığıyla yapılan açık artırmada 69,3 milyon dolara alıcı bulmuştur. Aynı zamanda yaşayan bir sanatçının eseri için ödenen en yüksek üçüncü meblağ unvanını taşıyor.(Ebru Tekfidan ,2021) Asynchronous Art, sanatın programlanabilir hale gelerek zamanla evrim geçirmesini ve sahiplerine tepki vermesini sağlayan bir deneysel sanat akımıdır. "First Supper" adlı projede 13 kripto sanatçısı, bir Master görüntü ve 22 Katman ile işbirliği yaparak, Katman sahiplerinin eser üzerinde değişiklik yapabilmesini ve bu değişikliklerin Master görüntüyü etkilemesini sağlıyor. Her Katman, sahibinin değişikliklerine göre Master eserin görünümünü anlık olarak güncelleyebiliyor.(Sevilay Nur Saraçlar,2021) Blockchain ve Sanat başlığını tek çatıda araştırmak her ne kadar zor olsa da iki konuyu ayrı olarak ele almak mümkün Akademik makaleleri, raporları ve kitapları inceleyerek başlayabiliriz ,Sanat ve teknoloji üzerine düzenlenen konferanslar ve seminerlere katılıp uzmanlardan bu konuyu bizzat dinleyebilirsiniz. Sadece bunlarla kalmayıp koleksiyoncu ve sanatçı hakkında görüşmeler de yaparak Blockchain projelerinin analizini çıkarabilir kendi Eleştirel Değerlendirmelerinizi ve taramanızı ortaya koyabilirsiniz. Blockchain'in sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerinde sağladığı güvenilirlik ve şeffaflık gibi başlıca avantajlar ele alınmıştır. Bu bölümde, elde edilen bulguların sanat dünyasındaki uygulamalı yönleri ve potansiyel etkileri tartışılmaktadır. Aynı zamanda NFT'ler (Non-Fungible Token)’lerin bir blockchain malzemesi olduğu ve ekonomik değeri üzerinde değinmeler yapılmıştır. Blockchain'in sağladığı şeffaflık ve güvenilirlik, sanat eserlerinin sahiplik ve doğrulama süreçlerini iyileştirirken, sanatçıların ve koleksiyoncuların veri güvenliği ve gizliliği konusunda endişeleri olabilir. Aynı zamanda sanat eserlerinin dijital olarak tokenleştirilmesi ve ticarileştirilmesiyle, sanatın daha geniş bir kitleye erişimini sağlayabilir. Ancak bu durum, sahtecilik, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı , kişisel verilerin korunma kanununu göz ardı etme gibi sanatın ticarileşmesi ve popülarizasyonuyla kültürel değerlerin sınırlarını zorlayabilen ve sanatın özgünlüğünü ve değerini hedef alan suçlarla karşılaşılabilir. Bu makale, blockchain teknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü inceliyor. Blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. NFT'ler gibi dijital eserlerin blockchain üzerindeki etkileri de ele alınıyor. Araştırma yöntemleri arasında akademik literatür taraması, sanat ve teknoloji konferanslarına katılım, sanatçı ve koleksiyoncu görüşmeleri ve blockchain projelerinin analizi bulunuyor.Blockchain teknolojisinin sanat dünyasındaki sahiplik ve doğrulama süreçlerine getirdiği yenilikler ve bu teknolojinin gelecekteki potansiyeli kısaca özetlenmiştir. Regülasyon ve standartlarda yapılacak yenilikler ve değişiklikler Bu, sahiplik doğrulama, telif hakları koruması ve vergilendirme gibi konularda güvenliği artırabilir. Ayrıca sanatçılar ve koleksiyoncular için blockchain teknolojisinin avantajlarını ve kullanımı hakkında eğitimler verilebilir. Referanslar: webrazzi Arden Papuççiyan 21/11/2018 sanat ve blockchain ilişkisi webrazzi.com https://webrazzi.com/2018/11/21/sanat-ve-blockchain-iliskisi/ Oggusto Ebru Tekfidan 29/03/2021 En Lüks dijital varlık NFT oggusto.com https://www.oggusto.com/teknoloji/nft-nedir Bitlo Başlangıç Seviyesi 16/12/2022 NFT ve Sanat Endüstrisi: Kripto Sanat Nedir? akademi.bitlo.com https://akademi.bitlo.com/makale/nft-ve-sanat-endustrisi-kripto-sanat-nedir Cointürk 22/05/2019 Sanat Blockchain’e taşınıyor coin-turk.com https://coin-turk.com/sanat-blockchaine-tasiniyor Nina Vincenz Krajewska 12/07/2023 Blockchain the art of revolution linkedin.com https://www.linkedin.com/pulse/blockchain-art-revolution-nina-vincenz-krajewska Argonotlar Sevilay Nur Saraçlar 08/04/2021 Block Zinciri ve Sanata etkileri argonotlar.com https://www.google.com/amp/s/argonotlar.com/blok-zinciri-ve-sanata-etkileri-bir-giris/amp/ Teknoloji ve Sanat Son Yazılar 27 Mayıs 2025 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 18 Mart 2025 Dijital Zihinler: Yapay Zeka ve İnsan Sanatçılığının Simbiyotik İlişkisi Makale, yapay zekanın sanatta insan sanatçılarıyla oluşturduğu iş birliğini ve bunun yaratıcı süreçlere etkisini inceliyor. YZ, duygusal derinlikten yoksun olsa da, insan müdahalesiyle yeni sanat formları ortaya çıkıyor. Ancak, etik sorunlar (özgünlük, telif hakları) hala gündemde ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Daha Fazla 21 Ocak 2025 Veri Görselleştirmenin Sanatsal İfade Üzerindeki Rolü Veri görselleştirme, bilgiyi grafiksel olarak sunarak estetik ve işlevselliği birleştirir. Bu yöntem, veriyi bilgi ve sanatsal ifade olarak değerlendirir. Çalışmalar, veri görselleştirmenin estetik ve işlevsel dengesini sağladığını ve sanatla bilgi arasında bir köprü kurduğunu gösterir. Daha Fazla 24 Aralık 2024 Blockchain ve Sanat Blockchain eknolojisinin sanat dünyasında sahiplik ve doğrulama süreçlerindeki rolünü incelenirken blockchain, sanat eserlerinin dijital olarak temsil edilmesi ve ticaretinin sağlanması açısından önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Daha Fazla 26 Ekim 2024 Heykel ve Tasarımlarda 3D Baskı 3D baskının karmaşık formlar üretimini kolaylaştırması ve sanatsal yeniliklere kapı açması vurgulanmaktadır. Stefan Maier'in "Hypnerotomachia Naturae" ve Mat Collishaw'ın "Equinox" eserleri gibi örneklerle, 3D baskının sanatsal ve teknik potansiyelleri incelenmektedir. Daha Fazla 31 Ağustos 2024 AARON: Yapay Zekanın Sanat Serüveni Yapay zeka sanatta ilk kez kim tarafından kullanıldı? Ne zaman kullanılmaya başladı? AARON'un tarihi nasıl ilerledi? Daha Fazla

  • Güney Kore’nin Teknoloji Odaklı Ekonomik Kalkınma Süreci | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Güney Kore’nin Teknoloji Odaklı Ekonomik Kalkınma Süreci 01.04.25 Yazar: Nursima Çalış Güney Kore, 1960'lı yıllardan itibaren teknoloji odaklı ekonomik kalkınma politikaları uygulayarak, yabancı teknolojiyi benimseyip kendi üretimine entegre ederek büyük bir ekonomik büyüme sağlamıştır. Bu süreçte büyük holdinglerin AR-GE yatırımları ve teknoloji alanındaki yenilikçi adımlar, ülkenin küresel pazarda rekabetçi bir güç haline gelmesine yardımcı olmuştur. Teknolojinin ekonomik kalkınmanın vazgeçilmez bir unsuru olduğu günümüzde kabul görmüş bir yaklaşım olarak görünse de yakın zamanda teknolojinin ekonomik kalkınmada ki yeri ihmal edilmiştir. Doğu Asya ülkelerinin zamanla ekonomik büyümesi ve bu büyümeyi çoğunlukla teknolojik gelişmeleriyle sağlanmasından kaynaklı, teknoloji artık ekonomik büyümenin vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul görmüştür. Bu yaklaşım da en büyük rol oynayan ülkelerden biri şüphesiz ki Güney Kore idi .Güney Kore’nin 1960’lardan itibaren uyguladığı aktif sanayi politikası ile bütünleşmiş teknolojik büyümenin önemli rolü vardı. Güney Kore’nin Ekonomik Kalkınma Süreci: 2. Dünya savaşından sonra Güney Kore ağır tahribat almış ve en fakir ülkeler arasında yer almaktaydı.1960 yıllarında uyguladığı ekonomik kalkınma politikaları ile başarıya ulaşmıştır. Bu planların başarılı olmasını sağlayan faktörlerden biri devletin kalkınmacı rolü üstlenmesidir. Güney Kore’nin başarılı olmasının diğer faktörleri eğitime önem vermeleri, AR-GE çalışmalarına önem vermeleri ve en büyük başarı kaynağı olan Teknoloji parkları gibi Teknolojiyi geliştirmeye yönelik uygulamalardır. 1960 yıllarda doğrudan bakanlığa bağlı Ekonomi ve Bilim Konseyi kurulmuştur. Bu konseyin görevi politikalara doğrudan müdahale etmek değil, ekonomi politikalarını değerlendirip fikir sunmaktır. Doğrudan müdahale için Ekonomik Planlama Organizasyonu (EBP)kurulmuştur. Bilim ve Teknoloji adımlarını geliştirmek amacı ile 1966 yılında Kore Bilim ve Teknoloji enstitüsü(KIST)kurulmuştur. 1967 yılında ise Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (MOST)kurulmuştur. Bu iki kuruluş birbirine entegre bir şekilde çalışarak 1964 yılındaki %0.18 oranındaki GSMH’yi %0.3 seviyesine ulaştırmıştır.(Çalışır ve Gülmez,2010:41) Güney Kore öncelikle yabancı Teknolojiyi anlayıp onun ışığında yeni yenilikler üreterek yeni teknolojiyi hızla üretime entegre etmiştir. Kore’nin büyük holdingleri (chaebol’lar) AR-GE ye büyük yatırımlar yaparak küresel pazarda rekabetçi ürünler üretmişlerdir.(World bank 2023 ) Kore ihracat odaklı bir politika izlemiştir. Teknolojik gelişmeler Kore’nin küresel pazarda rekabet gücünü artırmasında yardımcı olmuştur. Kore yarı iletkenler, otomobiller ve elektronik gibi ürünlerin büyük bir ihracatçısı haline gelmiştir.(World bank 2023) 1980 li yıllara doğru Güney Kore kendi araştırmalarını yapabilecek seviyeye geldiğinde KIST daha uzun süreli araştırmalara yöneltilmiş. 1981 yılın da KAIS ileri bilim enstitüsü ile birleştirilerek KAIST Kore ileri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü kurulmuştur. Bu kurumun amacı Teknolojiye büyük atılımlar yapan Güney Kore için bilim doktorası, mastır derecesine sahip elemanlar yetiştirmektir. Kore’nin Globalde Tanınan Bazı Teknoloji Şirketleri: Samsung Electronics Samsung Electronics, Güney Kore’nin en büyük ekonomik katkı sağlayıcısıdır ve 2021 yılında 160.2 trilyon won (yaklaşık 120 milyar dolar) katkıda bulunmuştur. Bu rakam, ülkenin en büyük 100 şirketinin toplam katkısının %15.9’una denk gelmektedir. Elektronik sektöründeki liderliği, özellikle yarı iletken üretimiyle ekonomik büyümeye büyük katkı sağlamaktadır.(koreatechtoday) LG Electronics LG Electronics, 2021 yılında Güney Kore ekonomisine 55.1 trilyon won (yaklaşık 42 milyar dolar) katkı sağlamıştır. Şirket, elektronik ve dayanıklı tüketim malları üretimiyle öne çıkmaktadır.(koreatechtoday) Naver ve Kakao Naver ve Kakao, özellikle dijital ödeme çözümleri ve internet hizmetleriyle Güney Kore’nin IT sektöründeki büyümesine öncülük etmektedir. Örneğin, Naver Pay ve Kakao Pay gibi platformlar dijital ödeme sistemlerinde liderdir ve e-ticaretin büyümesine önemli destek sağlamaktadır. Kakao, 2023 yılında New York merkezli bir finans şirketine 17 milyon dolar yatırım yaparak uluslararası pazardaki varlığını güçlendirmiştir.(mordoringtellingence) Bu çalışmada elde edilen bilgiler Google Scholar dan erişilen akademik makaleler ile toplanmıştır. Ayrıca çeşitli sektörel raporlar incelenip en yalın ve doğru şekilde aktarılmaya çalışılmıştır. Güney Kore’nin ekonomik kalkınma sürecinde bilim ve teknoloji politikaları önemli rol oynamıştır.Ülke, yabancı teknolojiyi benimseyip bunu kendi ihtiyaçlarına göre uyarlayarak ve yenilikçi ürünler geliştirerek, teknoloji alanında güçlü bir altyapı oluşturmuştur. Büyük holdinglerin AR-GE yatırımlarıyla yarı iletkenler, otomobiller ve elektronik gibi sektörlerde ihracat artmış, Kore küresel pazarda rekabetçi bir konuma ulaşmıştır. 1980’lere gelindiğinde ise KIST daha uzun vadeli araştırmalara yönlendirilmiş, KAIST’in kurulmasıyla teknoloji alanında uzman insan gücü yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Samsung ve LG gibi şirketler, ülkenin ekonomik büyümesine büyük katkılar sağlarken, Naver ve Kakao gibi dijital teknoloji odaklı şirketler de IT sektöründe yenilikçi çözümler sunarak uluslararası alanda Kore’nin etkisini artırmıştır. Bu süreç, Güney Kore’nin teknoloji odaklı bir kalkınma modeli benimseyerek küresel bir güç haline gelmesine olanak sağlamıştır. Güney Kore’nin 2023 yılındaki toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) yaklaşık 1,7 trilyon ABD doları iken, 2023’teki büyüme oranı %2,4 olmuştur. Güney Kore 1960 li yıllarda yaşadığı ekonomik sorunlardan kurtulmasını teknoloji ve üretkenliğe borçludur. Yabancı teknolojileri hızlı bir şekilde anlayıp üretime entegre ederek ekonomik buhran dan büyük ve güçlü bir ülke olarak çıkmıştır. Referanslar: Sabah. (2023, Aralık 1). Güney Kore’nin ekonomik büyümesi ve 2023 istatistikleri. Sabah. https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2023/12/01/guney-kore-ekonomik-buyume Korea JoongAng Daily. (2024). Samsung Electronics’ Contribution to South Korean Economy. Retrieved from https://koreajoongangdaily.joins.com Statista. (2024). Economic Contribution of Major South Korean Companies. Retrieved from https://www.statista.com Mordor Intelligence. (2024). South Korea Mobile Payment Market Overview. Retrieved from https://www.mordorintelligence.com Güney Kore’nin ekonomik kalkinmasinin temel dinamikleri (1960-1990) https://dergipark.org.tr/en/pub/sduiibfd/issue/20859/223803 Güney Kore kalkınma deneyimi: Sanayi ve teknoloji politikalarının rolü ve önemi https://search.proquest.com/openview/bd0253fcf0d86ee418e943d0e68db998/1?pq-origsite=gscholar&cbl=2026366&diss=y Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Teknolojinin İzinde: Sanatın Dijital Dönüşümü | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Teknolojinin İzinde: Sanatın Dijital Dönüşümü 15.05.24 Yazar: Zeynep Met Teknolojinin hızlı gelişimi, sanat dünyasında dijital dönüşümü başlattı. Dijital sanat, geleneksel malzemelerin sınırlamalarından kurtulup modern teknolojiyle birleşerek yeni bir form kazanıyor. Teknolojinin hızla gelişmesi, sanat dünyasını da kökten değiştirmiş ve sanatın dijitale dönüşümü adını verdiğimiz önemli bir evreyi başlatmıştır. Dijital sanat, sanatçılara geleneksel malzemelerin sınırlamalarından kurtulma fırsatı sunar. Modern bilgi ve teknolojiyle harmanlanarak yeniden şekillenen bir sanat türüdür. Sanatın dijitalleşmesi, sanal nesnelerin estetik değerlerle birleştirilmesiyle ortaya çıkar ve bu durum geleneksel sanat algılarını zorlayarak bizi yeni keşiflere yönlendirir. Teknolojiyle sanatın birleşimi, günümüz kültürünü yansıtmanın yanı sıra geleceğe dair heyecan verici bir vizyon sunar. Her ne kadar kulağımızın alışık olmadığı bir birleşim gibi dursa da 1800’lü yılların sonlarından beri yani Sanayi Devrimi’ne kadar uzanır. Sanatın da günden güne teknolojiyle evrimleştiğini bize kanıtlayan bazı sanatçılar ve eserleri: Ideographs Desmond Paul Henry at the Reid Gallery London (1962) DESMOND PAUL HENRY, #829, 1963 - Kate Vass Galerie Desmond Paul Henry, felsefe öğretmeni, 1960'larda II. Dünya Savaşı'ndan kalma bir Sperry bomba nişangahı bilgisayarını bir çizim makinesine dönüştürdü. O dönemin diğer sanatçılarından farklı olarak, makinesi öngörülemeyen çizimler üretti ve sanatçının küçük ayarlamalara ve anlık müdahalelerine tepki verdi. Uncanny Valley: Being Human in the Age of AI, de Young Museum, San Francisco 1960'larda dijital sanat sergileriyle başlayan süreçte, nöral ağlarla üretilen sanatın ilk gösterimleri, genellikle teknolojiyi sergileme amacı taşıyordu ve derin bir kürasyon yerine daha çok teknolojinin yeteneklerini gösteriyordu. Ancak, zamanla bu tür projelerin, özellikle Deep Dream ve AI-Da gibi örneklerin, başlangıçtaki çekiciliğini yitirdiği ve daha çok gösterişli veya gimmick olarak nitelendirildiği görüldü. James Turrell | The Guggenheim Museums and Foundation James Turrell, ışıkla olan ilgisinden güç alan bir Amerikalı sanatçıdır. Yalnız bir otel odasında yaptığı erken çalışmalardan dünyanın en büyük peyzaj sanat projelerinden birine kadar uzanan çeşitli projeleriyle tanınır. Turrell, ışığın kendisine odaklanılan, görüşü kolaylaştırmak yerine doğrudan incelenen görsel deneyimler üzerinde çalışır. Los Angeles County Müzesi'nin Sanat ve Teknoloji Programı'na katıldı. Starry Night sergisi, Culturespaces Culturespaces tarafından Dubai Mall'da açılan Infinity des Lumieres, Vincent van Gogh'un eserlerini dijital olarak sergiliyor. Sergi, ziyaretçilere gerçekçi bir deneyim sunmak için 140 lazer video projektörü ve elli hoparlör kullanıyor. Infinity des Lumieres, sanat ve teknolojinin benzersiz bir birleşimini sunarak unutulmaz bir sanat deneyimi sunuyor. AI Portraits, MIT-IBM Watson AI Lab MIT-IBM Watson AI Lab'ın geliştirdiği yeni yapay zeka, aiportraits.com'da selfie'leri klasik portrelere dönüştürüyor. Algoritma, 45.000 portre görüntüsünden eğitilmiş ve sahte sulu boya, yağlı boya veya mürekkep portreleri oluşturuyor. Veritabanında birçok sanatçının eserleri bulunuyor ve işlem, jeneratif karşıt ağ (GAN) kullanılarak gerçekleştiriliyor. Referanslar: Lopez, N. (2019, 22 Temmuz). Bu site selfielerinizi Rönesans portrelerine dönüstürüyor. Fox News. https://www.foxnews.com/tech/site-ai-selfies-stunning-classical-portraits ArtDog Istanbul. (2022, Temmuz 2). 200. Yasini Van Gogh Sergisiyle Kutluyor. https://artdogistanbul.com/urun/artdog-istanbul-21-sayi/ https://artdogistanbul.com/130-projektor-58-hoparlorle-van-gogh-sergisi/ Oggito. (2019). 2019'un teknolojiden esinlenen en iyi 10 sanat projesi. Erisim adresi: https://oggito.com/icerikler/2019-un-teknolojiden-esinlenen-en-Iyi-10-sanat-projesi/64800 Electric Artefacts. (2021, Subat 5). Dijital sanatin görünümünü degistiren 7 sergi. Erisim adresi: https://www.electricartefacts.art/news/7-exhibitions-that-changed-the-landscape-of-digital-art Wannart. (2018, 28 Mays). Teknoloji ve Sanatin Etkilesimi: Dijital Sanat ve 7 Basarili Ornegi. Erisim adresi: https://wannart.com/icerik/19467-teknoloji-ve-sanatin-etkilesimi-dijital-sanat-ve-7-basarili-ornegi Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Veri Görselleştirmenin Sanatsal İfade Üzerindeki Rolü | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Veri Görselleştirmenin Sanatsal İfade Üzerindeki Rolü 21.01.25 Yazar: Zeynep Met Veri görselleştirme, bilgiyi grafiksel olarak sunarak estetik ve işlevselliği birleştirir. Bu yöntem, veriyi bilgi ve sanatsal ifade olarak değerlendirir. Çalışmalar, veri görselleştirmenin estetik ve işlevsel dengesini sağladığını ve sanatla bilgi arasında bir köprü kurduğunu gösterir. Veri görselleştirme, bilgiyi grafiksel olarak temsil etme yöntemidir. Sanatsal ifade açısından, veri görselleştirme, verileri estetik bir biçimde sunarak hem bilgi aktarımını hem de sanatsal deneyimi birleştirme fırsatı sunar.Veri görselleştirme sanatsal ifade biçimlerine nasıl katkıda bulunabileceğini ve sanatla veri arasında nasıl bir köprü kurabileceğini keşfetmektir. Veri görselleştirme, verileri grafikler, tablolar ve diğer görsel araçlar kullanarak anlamlı bir biçimde sunma sürecidir. Bu yöntem, karmaşık veri kümelerini daha anlaşılır ve erişilebilir hale getirmek için kullanılır. Son yıllarda, veri görselleştirme sanatsal bir ifade biçimi olarak da önem kazanmıştır. Sanatçılar, veri görselleştirmeyi estetik bir araç olarak kullanarak, bilgiyi sadece işlevsel değil, aynı zamanda görsel olarak etkileyici bir biçimde sunabilirler. Bu yaklaşım, hem bilgi aktarımını hem de sanatsal yaratım sürecini birleştirerek, izleyicilere hem anlamlı hem de estetik bir deneyim sunar. Bu bağlamda, veri görselleştirme, sanat ve bilgi arasındaki sınırları yeniden tanımlayarak yeni bir ifade biçimi oluşturur. Önceki araştırmalar, veri görselleştirmenin sanatsal ifade üzerindeki etkilerini çeşitli açılardan incelemiştir. Örneğin, Edward Tufte’nin çalışmalarında veri görselleştirmenin bilgi aktarımı üzerindeki etkileri vurgulanmış ve estetik ile işlevselliğin nasıl dengelenebileceği üzerine fikirler geliştirilmiştir. Ayrıca, Giorgia Lupi ve Stefanie Posavec gibi sanatçılar, veri sanatını kişisel ve duygusal deneyimlerle birleştiren projeler üretmişlerdir. Bu projeler, veriyi sadece bilgi değil, aynı zamanda estetik bir öğe olarak ele alarak, izleyicilere farklı bir bakış açısı sunmuştur. Diğer araştırmalar, veri görselleştirmenin estetik değerinin yanı sıra, izleyicilerin veriyi nasıl algıladıkları ve yorumladıkları üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu çalışmalar, veri görselleştirmenin hem bilimsel hem de sanatsal potansiyelini anlamaya yönelik önemli bir temel sağlamaktadır. Veri görselleştirmenin sanatsal ve bilimsel bağlamda önemini vurgulayan birçok önemli çalışma bulunmaktadır.Veri görselleştirmenin sanatsal ve bilimsel bağlamda önemini vurgulayan birçok önemli proje ve kitap bulunmaktadır. Edward Tufte'nin 1983'te yayımlanan "The Visual Display of Quantitative Information" adlı eseri, veri görselleştirmenin temel prensiplerini ve etkili görselleştirme tekniklerini belirleyerek bu alandaki klasikler arasında yer alır. Tufte, verilerin estetik ve işlevsel bir şekilde sunulması gerektiğini vurgular ve "minimalist" bir yaklaşım benimseyerek, grafiklerin gereksiz detaylardan arındırılması gerektiğini savunur.Giorgia Lupi ve Stefanie Posavec'in "Dear Data" adlı projesi, veri görselleştirmenin sanatsal bir ifade biçimi olarak nasıl kullanılabileceğine dair çarpıcı bir örnektir. İki sanatçı, bir yıl boyunca kendi kişisel verilerini el yapımı görselleştirmelerle sunarak, verinin kişisel ve duygusal yönlerini öne çıkarmışlardır. Bu proje, verinin sadece bilgi değil, aynı zamanda kişisel bir deneyim olarak da ele alınabileceğini gösterir. Hans Rosling'in "Gapminder" Projesi: Rosling, veriyi dinamik ve etkileşimli grafiklerle sunarak, küresel sağlık ve ekonomik gelişmeleri daha anlaşılır hale getirdi. Gapminder, verilerin zaman içinde nasıl değiştiğini görsel olarak izlemeyi sağlar. Catherine D'Ignazio ve Lauren F. Klein'in "Data Feminism" Kitabı: Bu kitap, veri görselleştirme ve veri biliminin toplumsal cinsiyet ve güç dinamikleriyle nasıl ilişkili olduğunu araştırır. D'Ignazio ve Klein, verinin toplumsal adalet ve eşitlik perspektifinden nasıl ele alınabileceğini tartışır. David McCandless'in "Information is Beautiful" Kitabı: McCandless, karmaşık bilgileri etkileyici ve anlaşılır grafiklerle sunar. Kitap, çeşitli konular hakkında verilerin görselleştirilmesini estetik ve bilgi açısından incelemekte önemli bir kaynaktır. FlowingData’ın Nathan Yau'nun Çalışmaları: Yau'nun FlowingData adlı web sitesi, veri görselleştirmenin yaratıcı ve etkili yollarını sunar. Yau, çeşitli veri kümesi örneklerini kullanarak görselleştirme tekniklerini geniş bir yelpazede ele alır. Ben Fry'ın "Visualizing Data" Kitabı: Fry, veri görselleştirmede teknik ve tasarım yaklaşımlarını inceleyen bu kitapta, veriyi anlamak ve sunmak için yazılım araçlarının nasıl kullanılabileceğini gösterir. Bu çalışmalar, veri görselleştirmenin çeşitli yönlerini ve uygulama alanlarını keşfetmek isteyenler için zengin bir kaynak sunar. Hem teknik hem de estetik açıdan veri görselleştirmenin nasıl evrildiğini anlamak için bu örnekler önemli referanslar sağlar. Veri görselleştirmenin sanatsal ifade üzerindeki rolünü araştırırken kullanılan bazı yöntemler arasında; Daha önce yapılmış çalışmalar, makaleler, kitaplar ve projeler hakkında literatür taraması Belirli veri görselleştirme projeleri veya sanat eserleri detaylı bir şekilde inceleyen vaka çalışmaları,Farklı veri görselleştirme tekniklerinin ve estetik yaklaşımlarının etkinliğini değerlendirmek için yapılan deneysel analizler, veri görselleştirmelerinin grafiksel ve teknik özelliklerinin ayrıntılı bir şekilde analizi , bu sanatı izleyen veya kullanan kişilerle yapılan anketler ve röportajlar gibi çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Veri görselleştirmenin sanat üzerindeki rolüne dair baz alınan bulgular: Estetik ve işlevselliğinin dengesi, sanat ve bilgi arasında kurduğu köprü, izleyicilerin yapılan sanat hakkındaki izlenimleri, görüşleri ve algısı, veri görselleştirmenin sanatsal yönü ve yenilikçi tekniklerin ve araçların kullanımı bulunmaktadır. Bulgular, veri görselleştirmenin estetik ve işlevsellik arasında bir denge kurarak sanat ve bilgi arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlandığını gösteriyor. Estetik yönü sanatçılara veriyi yalnızca bilgi değil aynı zamanda görsel bir deneyim olarak da sunuyor. Bu denge izleyicilerin veriyi hem anlamlı hem estetik olarak değerlendirilmesine olanak sağlar. Ayrıca, yenilikçi teknikler ve araçlar kullanılarak veri görselleştirmenin sanatsal yönü güçlendirilir ve bu da izleyicilerin veriyi nasıl algıladıkları üzerinde etkili olabilir. Veri görselleştirmede etik sorunlar verilerin doğru şeffaf ve manipülasyondan kaçınılarak sunulması gerekliliği ile ilgilidir. Ayrıca veri görselleştirmenin sanatsal bir araç olarak kullanılabilmesi, hem bilgi aktarımında hem de sanatsal yaratımda yeni fırsatlar sunar. Bu, sanatçılar ve tasarımcılar için veri ile estetik bir deneyim yaratmanın yollarını araştırmak anlamına gelir. Veri görselleştirme, verileri grafiksel olarak sunarak bilgi ve estetiği birleştiren bir yöntemdir. Bu yaklaşım, veriyi sadece bilgi olarak değil, aynı zamanda sanatsal bir ifade biçimi olarak da değerlendirir. Önceki çalışmalar, veri görselleştirmenin estetik ve işlevsel dengesini vurgular ve veri sanatının kişisel deneyimlerle birleşen projelerle nasıl güçlendirilebileceğini gösterir. Yöntemler arasında literatür taraması, vaka çalışmaları, deneysel analizler ve anketler yer alır. Bulgular, veri görselleştirmenin sanatla bilgi arasındaki köprüyü kurduğunu ve estetik bir deneyim sunduğunu ortaya koyar. Veri görselleştirme hakkında yenilikçi teknikler kullanılabilir, workshop gibi eğitici aktivitelerle veri görselleştirme eğitimleri verilebilir. Ayrıca verilerin kullanımında etik ve gizlilik standartlarını belirleyen temel bir kılavuz geliştirilebilir. Referanslar: Tufte, E. R. (1983). The Visual Display of Quantitative Information. Cheshire, CT: Graphics Press. Fry, B. (2008). Visualizing Data: Exploring and Explaining Data with the Processing Environment. Sebastopol, CA: O'Reilly Media. Kuthunur, S. (2020, August 17). How FlowingData’s Nathan Yau thinks about data stories. Storybench. Retrieved from https://www.storybench.org/how-flowingdatas-nathan-yau-thinks-about-data-stories/ McCandless, D. (n.d.). What Makes A Good Data Visualization? Information is Beautiful. Retrieved from https://informationisbeautiful.net/visualizations/what-makes-a-good-data-visualization/ D’Ignazio, C., & Klein, L. F. (2020). Data Feminism. Cambridge, MA: MIT Press. Gapminder Foundation. (n.d.). Gapminder Tools. Retrieved from https://www.gapminder.org/tools/ Lupi, G., & Posavec, S. (2016). Dear Data. New York, NY: Princeton Architectural Press. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

  • Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) Teknolojileri | TechMakale

    Önceki Sonraki Facebook X (Twitter) WhatsApp LinkedIn Pinterest Bağlantıyı Kopyala Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) Teknolojileri 08.07.24 Yazar: Tuğçe Vural Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri, fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan CO2'yi yakalayıp depolayarak iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlamaktadır. Bu makale, CCS teknolojilerinin temel prensiplerini, literatürünü ve gelecekteki potansiyelini incelemektedir. Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri; sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek amacıyla geliştirilen yenilikçi çözümler arasında önemli bir yer tutmaktadır. CCS, fosil yakıtların yanması veya endüstriyel süreçler sonucunda, açığa çıkan karbondioksitin (CO2) atmosfere salınımını engelleyerek, yakalanması ve güvenli bir şekilde depolanması prensibine dayanmaktadır. Bu makale, CCS teknolojilerinin temel prensiplerini, mevcut literatürü, bulguları ve bu teknolojilerin gelecekteki potansiyelini incelemeyi amaçlamaktadır. Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri, fosil yakıtların enerji üretiminde ve endüstriyel faaliyetlerde kullanılmasının bir sonucu olarak açığa çıkan karbondioksit (CO2) emisyonlarını azaltmak amacıyla geliştirilmiştir. CCS süreçleri genellikle üç aşamadan oluşmakta olup: karbondioksitin yakalanması, taşınması ve depolanması olarak isimlendirilmektedir. Yakalama aşaması; CO2'nin atmosfere salınımından önce emisyon kaynaklarından ayrıştırılmasını içermektedir. Taşıma aşaması; yakalanan CO2'nin depolama alanlarına güvenli şekilde taşınmasını sağlamaktadır. Depolama aşaması ise CO2'nin yeraltı jeolojik oluşumlarında, okyanuslarda veya diğer uygun alanlarda uzun vadeli olarak saklanmasını içermektedir (IPCC, 2005). CCS teknolojilerinin geliştirilmesinde ve uygulanması konusunda birçok çalışma yapılmıştır. İlk CCS projeleri, 1990'larda Kuzey Amerika ve Avrupa'da başlamış olup, bu alandaki araştırmalar ve uygulamalar hızla artmıştır. Geçmişte yapılan çalışmalar, CCS teknolojilerinin teknik fizibilitesini ve ekonomik etkinliğini incelemiş, bu teknolojilerin sera gazı emisyonlarını azaltma potansiyelini ortaya koymuştur. Özellikle enerji üretimi ve ağır sanayi gibi yüksek emisyonlu sektörlerde CCS'nin uygulanabilirliği üzerine yoğunlaşmışlardır (Metz et al., 2005). Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri üzerine yapılan çalışmalar, bu teknolojilerin etkinliğini ve potansiyelini ortaya koymuştur. Metz ve arkadaşları (2005), CCS'nin küresel karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahip olduğunu ve bu teknolojilerin, özellikle enerji üretiminde ve sanayi sektöründe yaygın olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Bu çalışmalarda, CCS'nin enerji üretim maliyetlerini artırabileceğini, fakat uzun vadede iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir araç olduğu vurgulanmaktadır. Karbon Yakalama Yöntemleri: CCS teknolojilerinde kullanılan başlıca karbon yakalama yöntemleri; pre-combustion (yanma öncesi), oxy-fuel combustion (oksijenle yakma) ve post-combustion (yanma sonrası) yöntemleridir. Pre-combustion yöntemi, fosil yakıtların gazlaştırılması sonucunda elde edilen sentez gazından CO2'nin ayrıştırılması işlemini içermektedir. Oxy-fuel combustion yöntemi ise fosil yakıtların saf oksijenle yakılması sonucunda oluşan CO2'nin doğrudan yakalanmasını sağlamaktadır. Post-combustion yöntemi, mevcut enerji santrallerine ve endüstriyel tesislere entegre edilebilmesi nedeni ile yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu yöntemde, fosil yakıtların yanması sonucunda oluşan egzoz gazlarından CO2 ayrıştırılmakta ve yakalanmkatadır (IPCC, 2005). Karbon Taşıma ve Depolama: Yakalanan CO2'nin taşınması ve depolanması, CCS sürecinin önemli aşamalarını oluşturmaktadır. CO2 genellikle boru hatları veya gemiler aracılığı ile depolama alanlarına taşınmaktadır. Depolama aşamasında, CO2 yeraltı jeolojik oluşumlarında, özellikle boş petrol ve gaz rezervuarlarında, tuz akiferlerinde veya derin kömür yataklarında depolanmaktadır. Bu depolama alanları, CO2'nin uzun vadeli ve güvenli bir şekilde saklanmasını sağlayacak şekilde seçilmekte ve sürekli olarak izlenmektedir (Benson & Cole, 2008). Ekonomik ve Politik Etkenler: CCS teknolojilerinin uygulanabilirliği, teknik faktörlerin yanı sıra ekonomik ve politik etkenlerle de ilişkilidir. CCS projelerinin yüksek maliyetleri, bu teknolojilerin geniş çapta uygulanmasını engelleyebilecek önemli bir faktördür. Fakat, karbon vergileri, emisyon ticaret sistemleri ve diğer politika araçları, CCS'nin ekonomik cazibesini artırabilmektedir. Ayrıca, hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların da sağladığı teşvikler ve destekler de CCS teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için önemli bir rol oynamaktadır (IPCC, 2005). Bu makale, CCS teknolojilerinin sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini incelemek için literatür taraması yöntemini kullanmaktadır. Veri toplama teknikleri arasında akademik makaleler, hükümet raporları ve endüstri analizleri bulunmaktadır. Bu yöntemler, CCS teknolojilerinin teknik, ekonomik ve çevresel boyutlarını kapsamlı bir şekilde değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Araştırma, CCS teknolojilerinin enerji verimliliğini artırdığını, karbon emisyonlarını önemli bir ölçüde azalttığını ve enerji üretiminde sürdürülebilirliği sağladığını göstermektedir. Özellikle, post-combustion ve oxy-fuel combustion yöntemleri, mevcut enerji santrallerine ve endüstriyel tesislere entegre edilebilmesi sebebiyle büyük bir potansiyele sahiptir. Yakalanan CO2'nin yeraltı jeolojik oluşumlarında güvenli bir şekilde depolanması, uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynamaktadır. Bulgular, CCS teknolojilerinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Enerji verimliliği, karbon emisyonlarının azaltılması ve uzun vadeli depolama çözümleri üzerindeki olumlu etkilerini, iklim değişikliğiyle mücadelede bu teknolojilerin önemini ortaya koymaktadır. Fakat, CCS projelerinin yüksek maliyetleri ve teknik zorlukları, bu teknolojilerin yaygınlaşmasını sınırlayabilmektedir. Bu sebeple ekonomik teşvikler ve politika destekleri, CCS'nin geniş çapta uygulanmasını teşvik etmek için kritik öneme sahiplerdir. CCS teknolojilerinin uygulanması, veri güvenliği ve çevresel riskler gibi etik konuları da gündeme getirmektedir. Yakalanan CO2'nin uzun vadeli depolama güvenliği, çevresel ve insan sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca, bu teknolojilerin yüksek maliyetleri, uygulama sürecinde pratik zorluklar da yaratabilmektedirler. Bu sebeple, CCS projelerinin ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için dikkatle planlanması ve yönetilmesi gerekmektedir. Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojileri, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada önemli bir araçtır. Enerji verimliliği, karbon emisyonlarının azaltılması ve uzun vadeli depolama çözümleri üzerindeki olumlu etkileri, çevresel sürdürülebilirliği artırmaktadır. Fakat, bu teknolojilerin yaygınlaştırılması için ekonomik teşvikler ve politika destekleri de gereklidir. Gelecekteki araştırmalar, CCS teknolojilerinin daha geniş çapta uygulanmasını ve bu teknolojilerin sosyal etkilerini incelemelidir. Ayrıca, veri güvenliği ve çevresel riskler konularında da daha fazla çalışma yapılmalıdır. Hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, CCS projelerinin ekonomik cazibesini artırmak amacıyla teşvikler ve destekler sağlamalıdır. Referanslar Benson, S. M., & Cole, D. R. (2008). CO2 sequestration in deep sedimentary formations. Elements, 4 (5), 325-331. Fennell, P. S., & Anthony, E. J. (2015). Calcium and chemical looping technology for power generation and carbon dioxide (CO2) capture: Status, challenges, and future directions. Applied Energy, 138 , 150-166. Haszeldine, R. S. (2009). Carbon capture and storage: How green can black be? Science, 325 (5948), 1647-1652. IPCC. (2005). IPCC special report on carbon dioxide capture and storage . Cambridge University Press. Rubin, E. S., & Zhai, H. (2012). The cost of carbon capture and storage for natural gas combined cycle power plants. Environmental Science & Technology, 46 (6), 3076-3084. Son Yayınlar 07.07.25 Teknolojinin Kültüre Etkisi ve Dil Üzerine İzdüşümleri Kültür ile var olan dillerin ve aynı zamanda dillerle aktarılan kültürlerin, birbirleri ile olan etkileşimleri düşünüldüğünde etkilendikleri paydaşlar ortaktır. Bu paydaşların arasında en çok göze çarpan etken ise teknolojinin kendisidir. Daha Fazla 10.06.25 Yapay Zeka İle Tele Sağlık Ve Uzaktan İzleme Yapay zeka destekli telesağlık ve uzaktan izleme sistemleri, sağlık hizmetlerini daha erişilebilir, hızlı ve kişiselleştirilmiş hale getirirken; kronik hastalık yönetimi, erken teşhis ve hasta memnuniyeti gibi alanlarda büyük avantajlar sunmaktadır. Ancak, veri gizliliği, etik sorumluluklar ve altyapı eksiklikleri bu sistemlerin yaygınlaşmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Daha Fazla 27.05.25 Teknolojinin Sanat Restorasyonu Ve Korunumu Üzerindeki Etkisi Sanat eserlerinin korunumu, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak açısından kritik olup, modern teknolojilerle daha hassas hale gelmiştir. Örneğin, Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" ve Michelangelo'nun Sistine Şapeli tavanı gibi eserlerde röntgen, dijital tarama ve ultraviyole ışınlar kullanılarak detaylı analizler yapılmıştır. Ancak bu teknolojiler yüksek maliyetler ve etik sorunlar gibi zorluklar da getirmektedir. Gelecekte, teknolojinin entegrasyonu, etik standartların belirlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmalıdır. Daha Fazla 20.05.25 Çocuklarda Kritik Dönemdeki Dil Edinimi Ve Teknolojinin Rolü: Kritik Dönem İle Teknolojinin Kesişimlerinde Öngörülen Durumlar Çocukluğun dil edinimi sağladığı kritik dönemde (Critical Period Hypothesis) teknolojik araç ve gereçlerin dil edinimi süreci üzerindeki rolünün etkisi gittikçe artmıştır. Daha Fazla 13.05.25 Teknoloji ve Eğitim: Altı Ülkenin Müfredatının Karşılaştırmalı Analizi Avustralya, İsveç, ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın eğitim müfredatları, dijital okuryazarlık, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimi ve teknolojiye dayalı öğretim yöntemleri açısından birbirinden farklılıklar gösterirken, ortak bir hedefleri de vardır: Öğrencilerin teknolojiye entegre becerilerle donanmış, yaratıcı ve eleştirel düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetişmesi. Daha Fazla 08.04.25 Teknoloji ve işaret dili: Dijital platformlar ve yapay zeka araçlarının işaret dilleri üzerindeki etkileri İşaret dili kullanıcıların dil edinimlerine yardımcı olmak ve onlarla olan bağı güçlendirmek, topluma katılımlarını kolaylaştırabilmek adına dijital ortamlarda oluşturulan birçok proje bulunmaktadır. Daha Fazla

Öne Çıkanlar

bottom of page